Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliği kararı kapsamında Türkiye genelinde her hangi bir noktada lisanssız elektrik üretimi yatırımı ile üretilen enerjinin, yatırımcı şirketin tüketimi ile mahsuplaşılması imkânı getirilmesi, OSB dışı yatırımın mümkün olması gibi birçok madde çok olumlu karşılanırken; bazı hükümlerin 12 Mayıs 2019 tarihi ve sonrasında çağrı mektubu alan tüm lisanssız yatırımları kapsaması sektörde tepkilere neden oldu.
“SEKTÖRE BİLGİ VERİLMEDİ, ALINAN GÖRÜŞLER DEĞERLENDİRİLMEDİ”
Karara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, yine bir gece yarısı düzenlemesi ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek, “Sektörün bilgisi dışında ve görüşü alınmadan hazırlanan, yatırımını yapmış ve bu yatırım için ciddi kredi ve faiz yükü altına girmiş yatırımcılar için ‘oyun için kural değiştirme’ anlamına gelen bu türden uygulamaların son derece rahatsız edici olduğunu düşünüyoruz. Aslında sadece bir madde yüzünden, ayakta alkışlayacağımız ve tüm lisanssız sektörünü uçuracak bir yönetmeliği, başka yönleri ile tartışmak zorunda kalıyoruz. ” dedi.
Kamu yönetiminde alınan idari kararların geriye doğru işletilmesinin pek çok haksızlığı beraberinde getirdiğini vurgulayan Kalaycı, yönetmelik ile yapılan olumlu değişikliklerin, bu yüzden geri planda kaldığını belirtti.
“ÜÇ SENE SONRA BU KARARI BOZAN BİR BAŞKA KARAR ALINMAYACAĞININ GARANTİSİ YOK”
Sektörün bilmediği bir nedenden ötürü geriye dönük bir karar uygulanması durumunda, bu durumun karar alınmadan, gerekçeleri ile açık ve şeffaf bir şekilde sektöre anlatılması ve tüm risklerinin değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Geriye dönük olarak yapılan her uygulama, her zaman sıkıntı yaratmıştır. Enerjiye, özellikle temiz enerjiye muhtaç olduğumuz bugünlerde sektörü bu derece karıştırmamak gerekirdi. EPDK kararına konu olan yönetmelik değişikliğinde, bir firmanın tüketim noktasından uzakta Türkiye içindeki herhangi bir noktada inşa ettiği GES yatırımı ile mahsuplaşmaya gidebilmesi çok olumlu bir gelişme. Buna karşılık yatırımcının tüketim fazlası olan enerjiyi bedelsiz vermek zorunda olması kabul edilebilir bir durum değil. Ülkemizde Temmuz 2022 ayı sonu itibarıyla ulaşılan 8 bin 700 Megavat GES kurulu gücünün yaklaşık 3 bin 200 Megavat’ı son üç yılda devreye alınan santrallerden oluşuyor. Türkiye sınırsız bir enerji kaynağı olan güneşte böylesine muhteşem bir ivme yakalamışken, bu alana yatırım yapan ve risk alan insanların önüne set çekmek kabul edilebilir bir durum değildir. Adeta kendi ayağımıza kuşun sıkmaktır. Bundan üç sene sonra, bugün alınan ve uygulanan bir kararın, yine bir gece yarısı alınan kararla değişmeyeceğinin garantisini kimse veremez. Güvenin sarsılması yerli yabancı tüm yatırımcıların karar alma aşamalarını etkileyecektir. En kısa sürede geçmişe dönük yapılan uygulamadan vazgeçilmesi ve buna benzer bir durumun tekrar yaşanmayacağının garantisinin verilmesi gerekir.”
“KAMU İLE YATIRIMCI GÜVEN BUNALIMI YAŞAMAMALI”
Sektörde oluşan tepki ve kafa karışıklığı sonrasında EPDK’nın aynı gün yaptığı basın açıklaması ile konuya açıklık getirmeye çalıştığına dikkat çeken Alper Kalaycı, bu açıklamada tüketim fazlası enerjiyi kamuya ücretsiz vermek istemeyen yatırımcılara yönelik, “Şalteri kapatan yatırımcılar ise hem kendi tüketimlerini karşılayamayacak hem de yerli ve milli bir kaynağımızın heba olmasına göz yummayı tercih etmiş olacaktır.” cümlesinin izaha muhtaç bir içerik taşıdığını ve kamu otoritesi ile yatırımcılar arasında güven bunalımı yaratacak her türlü girişimden uzak durulmasını istediklerini kaydetti.
Böyle bir inatlaşma durumunda, yeni yatırımların ivmesinde büyük düşüşler olacağını ve ülkenin adeta güneş paneli çöplüğüne döneceğini sözlerine ekleyen Alper Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“GÖRÜNMEZ EL YİNE DEVREDE Mİ”
“ENSİA olarak geçmiş yıllarda kamuoyumuza yaptığımız açıklamalarda pek çok kez ‘Görünmez bir el GES yatırımlarını engelliyor’ değerlendirmesini yapmıştık. Şimdilerde bu benzetmenin ne kadar isabetli olduğunu anlıyoruz. Sanayici, otel sahibi, fabrika sahibi, site sakini, apartman sakini ya da herhangi bir vatandaş… Kendi elektriğini üretebilecek iradesi ve finansal gücü varsa bırakalım üretsin. Ancak bunu yaparken insanları yormayan, onları tek noktada karşılayan ve tüm süreçlerini aynı noktada tamamlayabileceği bir sistem kurmamız gerekiyor. Ancak bu sistemi kurarken, bugün aldığı kararı yarın ortadan kaldıran, geriye doğru işleyen kararlar alarak güven bunalımı yaratan tutumlardan uzak durmamız önemli. Dolayısıyla vatandaşın istekli devletin ise yatırımların önünü açan noktada tutarlı şekilde konumlanması gerekiyor. Özellikle doğru bir regülasyon altyapısı ile ikili anlaşmaların önünün tamamen açılması gerekiyor. Küçük ölçekli yatırımcılara bir yatırım modeli sunmamız önemli. Bu durumda zaten 1 tüketip, 10 satayım diye kimse yola çıkmayacaktır.
Türkiye, 2014 yılından bugüne dünyada GES kurulu gücünü en fazla artıran 9’uncu, Avrupa’da ise 3’üncü ülke konumuna yükseldi. Ancak daha alınacak çok uzun yolumuz var. Bugün güneş enerjisinde tüm dünyanın gıpta ile baktığı Almanya, Türkiye ile kıyaslanmayacak ölçüde az güneş alan bir ülke. Yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi ile Türkiye’den yüzde 60 daha az güneş alan Almanya’nın, güneş enerjisinden 60 bin Megavat, yani bizden 7 kat fazla enerji üretmesi hepimizi düşündürmelidir. Kamu otoritelerimizin yerli kaynaklarımızla üreteceğimiz her bir kilovat enerjinin, karşılığı olan dövizin cebimizde kalması demek olduğunu unutmaması gerekiyor.”