Ortaokul son sınıftan itibaren -bizim zamanımızda öyle deniliyordu -kitap okuyorum , okumaya çalışıyorum , çünkü çok iyi okuyan bir babaya sahiptim ve şanslıydım. elinden gazete ve kitap düşmeyen bir baba var karşınızda ..Öyle ki hiç unutamayacağım bir karedir, babamın yan yana duran iki kitaplığı vardı ,bir kitaplık mesleği ile ilgiliydi , diğeri de annemle kavga dövüş aldığı edebiyatın her türunden kitaplarla ilgiliydi, onlara bakip onlarla vakit geçirmek , gözüme kestirdiğimi alıp okumak o yıllarda benim tek eğlencemdi . Bu durum da babamın çok hoşuna giderdi , hissedebiliyordum... Çünkü
babamda kitap okumak ,bir tutkuydu ki hâlen de sıkı bir okurdur ve tutkuludur kitaplara , yaşına rağmen, bende de kendiliğinden oluşan bu tutku ve heves o yıllarda başladı ,iyi ki de başlamış ..
O zamanlarda ilk okuduğum kitaplar da Rus edebiyatınin Gorki'si ,Şolohov'u.,ne büyülenmiştim onları okurken ,halen tatları damağımdadir, farklıdır Rus edebiyatı.. Üniversite yıllarımda da diğer edebiyat çevreleri ile tanıştım, bölümüm gereği aynı zamanda ..hepsinin de katkısı çok farklı ve anlamlı oldu benim için...ne var ki yıllar yıllar sonra şunu hissetmeye başlıyordum artık, bildiklerimin , tanıdıklarımin dışına çıkmam gerekiyordu, yeni ve özgün şeyler okumalıydim ,o döngü beni artık sıkmaya başlamıştı öyle olunca da , nasıl olduysa ilk olarak ben ,yeraltı edebiyatınin çılgın ismi Charles Bukowski ile tanımıştım , çılgınca Buko okuyordum, beni dehlizlerine öyle çekiyordu ki Buko bende tutku haline gelmişti... Sevmistim ben bu yeraltı edebiyatıni , ardından bizdeki yeraltı edebiyatı sanatçılari arayışına girdim ,kim var ,kim yok , onlar da beni derinliklerine çekebilecek mıydı, derken bir dostum Altay Öktem(yaşayan)oku gör , dedi ve ben okudum sonrası...
Cemal Süreya der ki :"Dostoyevski okudum, ondan sonra hiç huzur kalmadı bende."
Ben de diyorum ki Altay Öktem okuduğumdan beri elime aldığım diğer kitaplar bende sığ ,yavan, tekdüze vs(hepsi değil tabii ki de).
Sanatçının da hepi topu iki kitabını okudum ve ara ara da şiirlerini okurum...bunlar bana derinliğin kapılarını açtı , şaşırtti ve tamam dedim ,yeni şeyler ve özgünlük buradaydı , farklılık , derinlik bu kitaplardaydi... Bukowski ile başlayan ve araya da yine sıkıştırdığım birkaç sanatçı ile benim yeraltı edebiyatı maceram ivme kazanmıştı.... Sanatçının iki kitabında aksiyon, heyecan , gerçek hayal çatışmasi, özellikle yoğun cümleler , okuyucuyu etkisi altına öyle bir alıyor ki...Bir gecede o da yılbaşı gecesinde bana kitap bitirten, sanatçının üslup ve içerik uyumu tartışmasız mükemmel, üstüne üstlük entelektüel birikim de olunca , okumaya kiyamayacaginiz eserler sizi bekliyor..
Yalan Yanlış Hayatlar, Thomas Düşerken..
Beni sanatçıya tutkulu kılan iki roman ,her açıdan özgün ve nitelikli , okudukça beni daha iyi anlayacaksınız , kendi derinliğinize gireceksiniz....geç kalmayın derim,ben gibi...bol okumalı günler diliyorum
Yeraltı edebiyatı ve Altay Öktem
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.