Neredeyim?
Sorusunu yanıtlayıncaya kadar nerede olduğumu unutmuş.
Zamanın arkasına sığınmıştım.
Kimliksiz arka sokaklarda dolaşırken.
Kimlikli varsıllarla ölesiye kavgaya tutuşmuş.
Soluksuz kalmıştı gecenin en rengi.
Kaldığım her yolculukta geri.
Ben, zamanı gözlüyordum.
Gözlerim, açık bir kapı arıyordu.
Bilmediğim denizlerde.
Giz ve heyhat dolu bakışların ertesine.
Bir sürü taksitler yapmıştım, yaşam için.
İçimdeki donuk yaşamı çözmenin derdiyle uğraşırken benliğim.
Kimselere haber vermeden uzaklaşmış.
Ve döndüğümde yine kendimdeydim.
Neredeydim?
Unuttum neredeyim?
Kim bilir?
Sallanan balkabağı gibi rüzgârda.
İçi doldurulmuş bir av ganimetine benzer başım.
Güya bir dağ kartalı gibi özgür.
Kafeste.
Ya da evin sakinlerinin seyirliği.
Bir post.
Üstüne bir de ellerime tutuşturulmuş.
Sarı belgeler.
Nelerin beklentisi içinde, içi geçen tanıdıklar.
Uzlaşmış gibi gözüken, bakışlar.
Kendini tarihin yığınları altında ezdiren.
Benlikler.
Birikenleri boşaltmaya, özgürlük adını veren.
Gündelikçiler.
Olması gerekenler peşinde koşarken bitkin düşme.
Olanlar içinde boğulanlar.
İnleyenler.
Sesin duyulması için kulağı parçalayanlar.
Yalan/yılanlara imanlılar.
Gerçeğe sırt çevirip, su aktıkça yolunu bulanlar.
Kervanı yolda sıralayıp, atları kaçıranlar.
Damda kedi sesinden ürküp.
Mazlumlara postalananlar.
Kimyası bozuklar.
Kim/Ya? Bunlar.
Yılan balıkları, kötülükle beslenenler.
Uzaklara bakmayalım.
Yanı başımızdalar.
Av.Yusuf AKIN/04.04.2022/İzmir