Yine soğuk bir geceye gün aymak üzereydi, umutlarını dilek ağacının gölgesinde bırakan âşıklara. Psikolojim benimle oynuyordu yine, kuruntulu saatlere yelken açıyordu ön yargılarım. Elbette Yıldız’ lar Da Âşık Olurdu. Belki yalnızlıklarına, belki acılarına, belki de öyle işte. İnsan hiç ölmek için çabalar mı yaşamak isterken delicesine. Yaşayanlar için gece bitiyordu bitmesine de dertler baki kalıyordu canını pamuk ipliğine bağlamış, sevdiğinin gözlerini uçurum bellemiş, darağacına binmeye hazırlanan bana. Nedense hep bana.
Bir kaç saat sonra bir yaz sabahı yağan kar, bembeyaz görüntülü kartpostallar gibi destansı bir anı çizdi gönlümün uzanmış kavak yellerine. Meğerse sen geçmişsin benim mahallemden, sokağımdan, caddemden ondan gönlüm üşümüş, buz tutmuş. Aslında bunlar hiç bir şey değil biliyor musun? Sen benim kalbimden geçtin şimdi kalpsizim, sen benim aklımdan geçtin deliyim, divaneyim, biçareyim, avareyim, sen benim canımdan geçtin, yaşayan ölüyüm, ayaklı cenazeyim. Sen bana geldiğinden beri ben sabahın beşiyim. Nefes almayacak kadar hasta, sana gelecek kadar iyiyim.
Bak ne haldeyim, sensiz geçen her saniye kayıplardayım. Ben de âşık oldum herkes gibi uyumadım, uyanamadım, yemedim, içmedim ama sevdim, yıldızlar gibi sevdim, ay gibi sevdim, güneş gibi sevdim ama hiç kanamadan, kanatmadan, kırmadan, intihar etmeden, kendimi jiletlemeden, hap içmeden sevdim. E tabi yıldız aşkı da böyle olur. Severken kırmayın, kızmayın, kanatmayın, yıpratmayın Allah aşkına ağlatmayın. Sevgi kanatmaz, sevgi ağlatmaz, sevgi parçalamaz. Sevgi birleştirir, sevgi tamir eder, sevgi bir Yıldız olan beni bile dize getirir. Sevin ama yıldız gibi sevin. Âşık olun ama yıldız gibi âşık olun. Unutmayın papatyalarda güzel kokar. Belki baharlarda, belki yazlarda, belki de kışlarda. Unutmayın kaktüslerde çiçek açar. Belki yüreklerde, belki dikenlikte, belki de derinlerde. Unutmayın güneş de doğar. Belki karanlıklara, belki aydınlıklara, belki de boşluklara. Unutmayın Yıldız’ lar da Âşık Olur. Belki yalnızlıklarına, belki acılarına, belki de öyle işte...