Şehrin merkezinde, ana caddede, yol kesiyorlar, birilerini öldürmek için kurşun yağdırıyorlar.
Profesyonel değiller, attıklarını vuramıyorlar, vurmak için rastgele atıyorlar, atıyorlar.
İzmir’in en işlek caddesi İnönü Caddesi’nin Susuz Dede Parkı kısmında dün akşamın geç saatlerinden meydana gelen olay, dakikalarca sürüyor.
Sonuç, ne öldürülmeye çalışılan öldürülebiliyor, ne öldürmeye çalışanlardan birisi.
O sırada, tesadüfen oradan geçen bir motor kuryesi aracında, gecenin o yarasında çalışan 32 yaşındaki genç adam hayatını kaybediyor.
O sırada, tesadüfen oradan geçerken belki bir telefon görüşmesi yapmak için, belki de birisini almak için gelen ve arabasında bekleyen 40 yaşındaki adam hayatını kaybediyor.
Çatışma sesleri üzerine polis olay yerine geliyor.
Çatışmanın olduğu ana caddeyi trafiğe kapatıyor. Başka ölenler olmasın diye.
Sonra operasyona başlıyor.
Birisini öldürmek isterken, başka birilerinin ölümüne neden olanları toplamaya çalışıyor.
Kendisini öldürmek için pusu kuran adamı da.
O meşhur mafya dizilerimizdeki gibi iki insan gerçekten ölmemiş olsa, tam dizilere senaryo olacak kadar aksiyonlu gece.
Dizilerde öleni görmüyor, acısını hissetmiyor, hukuku bilmiyor, polisi ise zaten hiç görmüyoruz.
Ama dün gece acı da, ölüm de, hukukta, polis de vardı.
Az da olsa dizi esintili, çok da diziye konu olacak aksiyonun gereği yapıldı.
Ama iki insanın ölümünden sonra.
O insan siz de olabilirdiniz.
O insan biz de olabilirdik.
Geçen bir TV Kanalında gördüm, ‘ÇUKUR ’un oyuncuları bir mahalleye gitmişler. Varoşlarda bir mahalle. Oradaki çocuklar ve gençler çevrelemiş etrafını.
ÇUKUR dizisine hayranlıklarını, oradaki kurguya bağlılıklarını, oradaki oyuncu karakterlerine olan sevgilerine anlatıyorlar.
İşte o anda o çocuklara, gençlere gelecekleriyle ilgili düşüncelerini sorsalardı, eminim gelecekte olabilecek birçok sorunun da ipuçlarını alırlardı.
Çarşambanın gelişi Perşembe’den belli olur!
Ama RTÜK Salı’da kaldı!