Siyaset dünyası, dün yine en sıcak gündem oldu.
Hem gerçek hayatta, hem sosyal medya hayatında.
Siyasi partiler, dün mesai saati bitimine kadar il ve ilçelerinden belediye meclis üyelikleri için aday listelerini YSK’ye bildirdiler ve seçime belediye başkanı ve meclis üyesi adaylarıyla hazır olduklarını ilan ettiler.
Yasal süreç 3 Mart’ta, verilen listeleri inceleyen YSK’nin ilanından sonra kesinleşen listeyle, tam anlamıyla tamamlanmış olacak.
Akşam saatlerine kadar siyasi partilerden meclis üyeliği için aday adaylığını açıklayanlar, heyecanla aday gösterilip gösterilmediklerini, gösterildiyse nereden, kaçıncı sıradan gösterildiğini görmeyi beklediler.
Son mesai günü siyasi partilerin kapılarını aşındıran, telefonlarını susturmayan, elinde, dilinde, cebinde ne varsa bütün kozlarını oynayarak listeye girmeye, girdiyse yerine seçilebilecek yere getirmeye çalışanları hem gördük, hem duyduk.
Derken akşam mesai saati bittiğinde ak ve kara ortaya çıktı, kim ne olduğunu, kimin ne olduğunu, ne olmadığını net olarak gördü.
İşte o saatten sonra sosyal medyada siyasi gündem daha da yoğunlaştı.
Bir gecede değil, bir saatte partisini değiştiren mi dersiniz, partisinin yöneticilerine olmadık lafları eden mi dersiniz, o dakikaya kadar o partili değilmiş gibi, o partinin aday adayı değilmiş gibi davranıp, parti yöneticilerinin kararını eleştirenleri mi dersiniz, yetmezmiş gibi, kendi muhalif tarafına muhalif toplamak için sosyal medya propagandası yapan mı dersiniz, var oğlu da var oldu, hepsi ortaya çıktı.
Onlar ortaya çıkınca başkaları da ortaya çıktı.
Onlar da; belediye başkan aday adaylığı sürecinde aday gösterilmeyip tepkisini içinde tutanlar.
Onlar da durumlara yorum yapmasalar da yorumlara destek olarak ateşi körüklemeye çalıştılar sosyal medyada.
Herhangi bir siyasi partinin yöneticisi olmayı kendilerine verseler, 100 kişi içinden 25 kişiyi seçeceksin deseler, sanki diğer 75 kişinin kendisine ‘Ne güzel yaptınız, elinize sağlık’ diyeceğini sanacak kadar da saflar maalesef!
O saflıklarından vazgeçtim, bir gecede parti değiştirenleri okuyunca yok artık dedim.
‘Oy yok’ diyerek başlayan, başka partiye oy vereceğini ilan edenlerin halleri daha da içler acısı.
Omurgasız olduklarına dair bir delil gibi söylemleri!
‘Olursam olursunuz, olmazsam olmanızın da bir anlamı yok’ demenin siyaseten diktatörlüğü resmen.
Her yerel seçim dönemi maalesef bunları okumaya, bunları görmeye, bunları düşünmeye alıştık.
Bizim ülkemizde bir tıkla siyasi partiye üye olup, siyasete girebiliyorsunuz ama maalesef siyasi olgunluğa erişmek yıllar geçse de mümkün olmuyor.
Tercih eden olduğumuzda hayat bir başka güzel geliyor, kişiliğimize, karakterimize, ruhumuza da tercih edilmediğimizde içimizdeki canavarı durduramıyoruz.
İnsanı kazanırken değil, kaybederken tanırsın sözünün anlamı da burada yatıyor sanırım.
Yola, yolda, yolla devam!
Vesselam!