Yorgancılar, “Türkiye, 2017 yılındaki büyüme performansını bu yılın ilk çeyreğinde de devam ettirmiştir. Yüzde 7,4 düzeyindeki büyüme bizim beklediğimiz bir sonuçtu. EBSO olarak 3 ayda bir yaptığımız Sanayi Eğilim anketinde çıkan sonuçlardan oluşturduğumuz EBSO İmalat Sanayi Durum Endeksi, büyüme oranı ve imalat sanayi üretim endeksi verileri bir araya getirildiğinde korelasyonu da yüksek çıkmış ve 2018 ilk çeyrek büyümesinin yüzde 7’nin üstünde olacağına dair sinyalleri vermişti. O nedenle sonuç, bizim için sürpriz olmadı” dedi.
Özellikle yatırımlarda, daha da önemlisi 2017 yılı ilk çeyreğinde yüzde 12 oranında gerileyen makine teçhizat yatırımlarının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 oranında büyümesinin dikkate değer oluğunu kaydeden Yorgancılar, “Ancak, son 2 çeyreğin de gerisine düşmüştür. Bu kapsamda, “Yerli Makine Alan KOBİ’ye Faizsiz Kredi Desteği”nin etkilerini ileriki çeyreklerde görmeyi ümit ederim. Ancak, geldiğimiz noktada hızlı büyümenin önemli ve de olumsuz yan etkileri yani yüksek maliyeti olduğu gerçeğini göz ardı etmemize engel olmamalıdır. Nitekim yüksek enflasyon, yüksek faiz, artan cari açık, büyüyen bütçe açığı, hızla artan kamu borç stoku yüksek büyümenin algısını zayıflatmaktadır. Ayrıca, döviz sepetinin (0,5 Euro + 0,5 Dolar) yüzde 15,4 oranında arttığı ilk çeyrekte mal hizmet ihracatının sadece binde beş, buna karşılık mal ve hizmet ithalatının yüzde 15,6 oranında artması ekonominin dışa bağımlılık düzeyine ilişkin endişe duymamıza neden olmaktadır. Dolayısıyla büyüme verileri artık Türkiye’nin yeni bir makro ekonomik yol haritasına ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır. Seçim sonrasında kurulacak hükümetin ilk işi de bu olmalıdır” diye konuştu.
Ekonominin kilit sektörü sanayi
Açıklanan verilere ilişkin ilk çeyrekte tarım sektörünün yüzde 4. 6, hizmetler sektörünün yüzde 10 sanayi sektörünün yüzde 8. 8, inşaat sektörünün yüzde 6. 9 oranında büyüdüğünün ortaya konduğunu ifade eden Yorgancılar, bu veriler, 2017 yılında olduğu gibi, sektörler boyutunda dengeli büyümenin devam ettiği anlamına geldiğini kaydetti. Yorgancılar şöyle konuştu, “Bilindiği gibi ülkemiz ekonomisinin kilit sektörü sanayidir. Zira büyüme hızı ile en yüksek bağlantı katsayısına sahip sektör sanayidir. Bir başka ifadeyle sanayi, özellikle de imalat sanayi büyüdüğünde tüm sektörler dalga dalga büyümektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin çıkışı da geleceği de nitelikli sanayi yatırımları ve üretimindedir. Yılın ilk çeyreğinde sektörün yüzde 8. 8, 2017 yılı son çeyreğiyle aynı oranda, büyüdüğü, sektörde istikrarın sürdüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, sanayi sektörü performansının oldukça sevindirici olduğu söylenebilir. Yine sanayi sektörünün en önemli alt boyutunu oluşturan imalat sanayinin yüzde 9. 3 oranında büyüdüğü görülmektedir. Bu büyüme, yılın ilk çeyreğinde sanayi sektörü ihracatının yüzde 8. 7, ithalatın yüzde 21, istihdamının yüzde 7. 2 arttığı bir ortamda gerçekleşmiştir. Büyüme oranına yakın istihdam artışı, kur artışlarının üretim ve istihdam üzerindeki olumlu etkisini ortaya koymaktadır. Ancak ithalat artışı, önemli orandaki kur artışlarına rağmen, üzerinde durmamız ve acil kalıcı çözüm üretmemiz gereken bir konudur. Diğer yandan; Euro Bölgesi %2,5 büyürken, Çin’in %6,8, Hindistan’ın %7,7 büyüdüğü gerçeğini gözardı etmemeliyiz.”
Ekonomide yeni bir anlayış ihtiyacı
Yorgancılar ayrıca yılın ilk çeyreğinde harcamalar yönünden büyüme verileri incelendiğinde özel tüketimin yüzde 11, kamu tüketiminin yüzde 3. 4, yatırımların yüzde 9. 7 oranında büyüdüğünün görüldüğünü belirterek “Bu yılın ilk çeyreğinde kredi faizlerindeki artışa rağmen tüketici kredilerinin yüzde 15. 2 büyüdüğü dikkate alındığında özel tüketimin kredi ile büyüdüğü söylenebilir. Bu durum faiz artışı beklentisine bağlı olarak vatandaşların tüketimi öne çektiği anlamına gelmektedir. Hem tüketim hem de yatırımlardaki yüksek oranlı artış mal ve hizmet ithalatının çift haneli büyümesini açıklamaktadır” dedi. Gelinen noktada 24 Haziran seçimlerinin sadece bir seçim olmaktan öte anlam taşıdığını vurgulayan Başkan Yorgancılar “Seçim ile yeni bir sisteme geçiyoruz. Hem ekonominin içinde bulunduğu zorlu koşullar, hem de yeni politik sistem değişikliği ekonomide de yeni bir anlayışa olan ihtiyacı belirginleştirmektedir. Ayrıca, ilk çeyrekteki yüksek büyümenin sürdürülemeyeceği de ortadadır. Türkiye’nin hızla nitelikli sanayileşmeye, talebi artacak ürünlerin üretimine odaklanması gerekiyor. Bu çerçevede önce döviz kurlarında istikrarın sağlanması, ardından entegre bir enflasyonla mücadele programının hazırlanması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, AB ile ilişkilerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu ülkenin insanı ve potansiyeli bu amaçları gerçekleştirmeye yetecektir” diyerek sözlerini tamamladı.