Teknolojinin gelişimi ve popüler kültürün etkisiyle beraber yavaş yavaş gelenek, görenek, örf, adet ve edepten uzak; kopuk ve yalnız bireyler halini aldığımızın farkında mıyız? Bence her şey olağan görünüyor gözümüze ya da öyle hissettiriliyor.
Akıllı telefonlar, televizyon, sosyal medya hayatımızın temeli üzerine kurulu halde. Dünyadaki haberler daha çabuk yaygınlaşmakta, bilgiye daha kolay ulaşılmakta ve ilerleme son sürat devam etmekte. Fakat bizler buna rağmen mutlu değiliz, yalnız, çaresiz, umutsuz ve inançsızız peki neden?
Tarihi, kültürü ve medeniyeti yüzyıllara dayanan bir millet olmamıza rağmen; geçmişi unutup geleceğe yön vermek istiyoruz. Oysa geçmiş insanın tecrübe edindiği gerçeklerdir. İnsan kendi gerçeklerini bilip, öğrendikçe var olacaktır öte türlü kaçtıkça hep savrulacak ve yok olmaya mahkûm olacaktır.
Bizi biz yapan, birliğimizin, varlığımızın nişanesi, ahlak duygumuzun temeli olan edep üzerine kuruludur. Oysa günümüzdeki genel yayın organlarını incelediğimizde nasıl da hayâ duygumuzun yok edilmesinin istendiğini açıkça görmekteyiz. Edep duygusunu ortadan kaldıran çocuk oyuncağına dönmüş evlilik programları, eşini aldatan ve o eşleri savunan diziler, nikâhsız beraberlikler, ebeveyni belli olmayan çocuklar, kavgalar ve daha nice niceleri.
Moda dergileri, saç, giyim ve kişinin kendisini yansıtmayan tavırları ve özenti tarzı; yalnız ve özgüveni düşük bireyler olmamıza neden oldu.
Sosyal medya komşuluk ilişkilerine de yeni bir dönem getirdi, komşusu açken kendisi tok uyumayan bizler, yediklerimizle, içtiklerimizle, giydiklerimizle insanlara nispet yapar hale geldik.
Birliğimizi hatırlatan bayramlarımızın, düğünlerimizin tadı kaçtı, türkülerimiz sustu, destanlarımız, masallarımız unutuldu.
Sonumuzun nereye varacağı muamma.
Yozlaştırılıyoruz. Bunun farkında olalım. Okumalı, anlamalı ve sorgulamalıyız. Bizler edepli, kültürlü, medeni bir toplumuz ve bunun tarumar edilmesine izin vermeyelim. Silkelenip kendimize gelmedikçe, öğrenmedikçe zifiri bir karanlığa doğru yol almaya devam edeceğiz.