Bu nedenle ‘sessiz katil’ olarak da adlandırılan hipertansiyon kontrol altına alınmadığında ciddi hastalıklara da zemin hazırlayarak hayati tehlikeye neden olabilir. “17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü” öncesinde Memorial Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gülsüm Bingöl, hipertansiyon ve hastalıklarla ilişkisi hakkında bilgi verdi.
Kan basıncı yani tansiyon, kalbin pompa hareketiyle vücuda gönderdiği kanın damar duvarlarında yaptığı basıncın ölçümüdür. Hipertansiyon ise damar duvarlarındaki kanın oluşturduğu bu basıncın devamlı olarak yüksek olmasıdır. Yüksek tansiyon sıklıkla uzun süre hiç belirti vermeden vücutta önemli hasarlara yol açabilir.
Risk grubundakiler önlem almalı
Ailesinde yüksek tansiyon olanlar ( Genetik yatkınlık)
Kalp damar hastalığı olanlar
Diyabet yani şeker hastalığı olanlar
Hamileler
İleri yaştaki bireyler
Fazla kilosu olanlar
Hareketsiz kişiler
Çok fazla alkol tüketenler
Yağlı ve tuzlu besinleri sık tüketenler
Diyette yetersiz potasyum, kalsiyum, magnezyum ve protein alanlar
Sigara içenler
Uyku apne sendromu olanlar
Böbrek hastaları
Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesiciler, steroidler, bazı zayıflama haplarını ve psikiyatrik ilaçları kullanan bireyler
Bazı endokrinolojik hastalığı olanlar ( Tiroit, paratiroit, böbrek üstü bezi, hipofiz hastalıkları vs.)
Yüksek tansiyon bu hastalıkları beraberinde getirebilir
Hipertansiyonun hasar oluşturduğu başlıca hedef organlar kalp, beyin, gözler, böbrekler ve atardamarlardır. Hedef organlarda hipertansiyona yanıt olarak öncelikle bazı savunma ve dengeleme mekanizmaları başlar ancak bu süreçte tansiyon tedavi edilmeyip, yüksek kalmaya devam ederse geri dönüşümsüz kalıcı hasralar oluşur. Bu dengeleme mekanizmalarının organlar üzerindeki ilk etkileri organ fonksiyonları henüz bozulmadan çeşitli testlerle saptanabilir.
1. Kalp yetersizliği: Hipertansiyonda yüksek basıncına karşı çalışmak kalbin iş yükünü artırır. Büyük çoğunluğu kastan oluşan kalp, bu iş yükünü karşılayabilmek için kalınlaşır. Artan bu kas kitlesi kalbin öncelikle gevşeme fonksiyonunu bozar. Bu dönemde tedavi edilmezse zamanla kalbin kasılma fonksiyonu da bozulmaya başlar. Bu şekilde zamanla diyastolik (gevşeme) fonksiyon bozukluğuna sistolik (kasılma ) fonksiyon bozukluğu eklenir.
2. Kalp krizi: Hipertansiyon hem koroner ateroskleroz yani damar sertliği gelişimini hızlandırır hem de artan kas dokusu koroner dolaşımda değişikliklere yol açar. Koroner damarlarda direnç artar ve rezerv azalır. Bütün bu nedenlere bağlı olarak hipertansiyonu olan kişilerde kalbin beslenmesi bozulabilir. Kalp kasında kalınlaşma olan bir hasta kalp krizi geçirirse krizin ilerleme hızı daha fazladır. Hasta kriz geçirirken antihipertansif tedavi alıyorsa bu değişiklikler önlenebilir. Yine bu hastalarda iskemiye yanıt olarak daha fazla ritim bozukluğu ve ani ölüm görülebilir.
3. Aort anevrizması: Aortun bir veya daha fazla kısmında meydana gelen lokal genişlemelere anevrizma denir. Abdominal yani karın bölgesi aort anevrizmasına torasik yani göğüs bölgesi aort anevrizmasından daha sık rastlanır. Hastaların çoğunda herhangi bir şikayet yoktur ancak bazen bel, karın ve sırt ağrıları bulunabilir. Hipertansiyon anevrizma gelişimi için bilinen en önemli risk faktörüdür. Aort anevrizmasının önlenmesi için yüksek tansiyonun kontrol altına alınması önemlidir.
4. İnme: İnme geçirme riski, hipertansiyonu olanlarda, olmayanlara göre 4-5 kat daha fazladır. Hipertansiyon hem beyine kan sağlayan damarın daralması veya tıkanması ile oluşan iskemik inmenin hem de beyin damarlarının içinde zayıf noktalar ve anevrizmalar oluşturup bunların yırtılması sonucunda kanama olması ile görülen hemorajik inmenin en önemli risk faktörüdür. Önemi görülme sıklığının çok sık olmasının yanında uygun tedavi ile oluşturduğu riskin belirgin derecede azaltılabiliyor olmasından kaynaklanır.
5. Böbrek yetersizliği: Hipertansiyon damarları etkileyen bir hastalık olduğu için kalp ve beyin gibi böbrekleri de hedef organ olarak seçmektedir. Kan basıncı ne kadar yüksekse böbrek yetersizliği gelişme riski o kadar artar. Hipertansiyon böbrek hasarının hem nedeni hem de sonucudur. Kronik böbrek hastalığı sekonder yani farklı sebeplere bağlı olarak gelişen ikinci hipertansiyonun en sık nedenidir. Bazı böbrek hastalıklarında ilk bulgu yüksek tansiyon olmaktadır.
6. Görme bozuklukları: Yüksek tansiyon gözün retina denilen tabakasında damar sertliği, kanama ve hasara yol açabilir. Retina değişikliklerinin izlenmesinin hipertansiyona bağlı küçük damar hasarının doğrudan değerlendirilmesinin en önemli yolu olması nedeniyle hipertansiyonlu her hastada hem tanı hem de takip açısından önemlidir. Bir başka önemi de risk belirleyici olmasıdır.
Yüksek tansiyon hastalarına öneriler
Eğer tansiyon değerlerini yüksek ölçüyorsanız ya da yüksek tansiyon tanısı aldıysanız sonuçlarınızı ve yapılması gerekenleri konuşmak için doktora başvurun.
Evde tansiyon değerlerinizi tavsiye edilen şekilde ölçün.
Hangi evrede olursa olsun yaşam tarzı değişikliği yapmayı ihmal etmeyin.
Az yağlı ve az tuzlu sağlıklı yiyecekler tüketin.
İdeal vücut ağırlığınızı koruyun.
Fiziksel olarak hareketli yaşayın.
Sigarayı bırakın, alkolden uzak durun.
Stresi mümkün olduğunca azaltın.
Doktorun uygulamaya başladığı tedaviyi aksatmayın ve kan basıncınızı düzenli takip edin.