Avrupa Parlamentosu’nda ırkçı Yunanistan Milletvekilinin, anlı, şanlı, kahraman şehitlerimizin kanıyla sulanmış Türk Bayrağı’nı yırttığını görünce sinirlerim allak bulmak oldu.
Türk olduğum için söylenecek o kadar ağır cümleler var ki, insana olan saygım, mesleğime olan saygımdan dolayı yazmamayı tercih ettim.
Ama o kendini bilmez Yunanlıya tabi ki bir iki cümlem var.
Öncelikle sen bir korkaksın.
Tıpkı, kafes içindeyken aslana meydan okuyan tavuk gibi.
Öncelikle sen bir insanlık düşmanısın.
Tıpkı, dünyadaki farklılıkları kabul etmeyin, kendini üstün gören faşistler gibi.
Öncelikle sen geri zekâlısın.
Tıpkı, kendini akıllı zannedip, bir kıvılcım ile samanlığı yakan ve içinde kendisi de yananlar gibi.
Ben iyi bir insanım.
Dünyadaki bütün insanları ırklarına, dillerine, renklerine, inançlarına bakmadan seviyorum.
Her birini dünyanın bir renkleri olarak görüyorum.
Ama seni bu dünyanın bir rengi olarak asla görmüyorum.
Seni bu dünyanın sadece nefes alabilen, düşünemeyen, renk körü olarak görüyorum.
Bu yazılanlardan olumlu bir mesaj alamayacağını da biliyorum.
O yüzden diyorum ki.
Gözün yiyorsa gel Türkiye’ye.
Gel yanıma.
Sana bir Türk Bayrağı vereyim.
Yırt!
Sonra ne mi olacak?
O iş bende!