Türkiye'nin her yıl yaş sebze ve meyve ihracatında rekorlar kırarken, bu rekorların daha da yüksek seviyede olmaması için çalışan firmalarında olduğu kimin aklına gelir? İzmir'in şirin bir ilçesinden geçerken gördüğümüz manzara aynen şöyle. Betonların üzerine, kaldırımların kenarlarına, yolun ortasına dökülmüş sebzeler, kasalar, kamyonlar.
Yerde yığınla duran sebzelerin başında ise çoğunluğu çocuk, çoğunluğu kadın ve muhtemelen de Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu işçi ordusu. Kendilerince sağlıklı halde olan işçiler, sağlıksız ortamdaki sebzeleri ayıklıyor, ayırıyor ve kasalara doldurup bekleyen kamyona yüklüyorlar.
O kamyon ise kapaklarını dahi kapatmadan o sağlıksız ortamdan, sağlıksız çocuk ve kadınların elinden çıkan ürünleri yoğun şekilde yurt dışına ihracat yapan koca firmanın fabrikasına götürüyor.
Oradan sonrası kapalı kapılar arkası. Ama o kapının bir daha açıldığı, içeri giren ürünlerin yurt dışına ihraç edilmek üzere hazırlandığını düşünmek dahi istemiyor insan. Düşünülen doğru ise yakında ihracat rekorlarında ciddi bir gerileme de beraberinde geleceğini tahmin etmek gerekiyor.
Buradan şu soruları sebze ve meyve ihraç edenlere ve bu ihracatın birlik olarak başında bulunanlara sormak gerekiyor
Türkiye'nin sebze ve meyve ihraç rekorlarını engellemek isteyen bu firmalara karşı yaptırımınız var mı?
Yurt dışına ihraç edilen bu ürünlerin böylesi sağlıksız ortamda işleme tabi tutulması doğru mu?
Çocuk ve kadın işçileri sağlıksız halleriyle Türkiye'nin ihracatında ara eleman olarak kullanmak yasal mı?
NOT: HABERİN BÜTÜN DETAYLARI, GÖRÜNTÜLERİ VE FOTOĞRAFLARIYLA BİRLİKTE 17 TEMMUZ ÇARŞAMBA GÜNÜ YAYINLANACAKTIR.