Enflasyon var mı?
Var!
Ekonomi gidişatında belirsizlik var mı?
Var!
Bir ayın ne getirisi, ne götürüsü belli değil mi?
Belli değil!
Bu durum sadece Türkiye’de değil bütün dünyayı sarmış ekonomik bozuklu mu?
Evet!
Her şeyi anlıyorum da, yüzde kaç yüz kazanmak gerekiyor onu hiç anlayamıyorum?
Enflasyon yüzde 50’lerde, maaşlara zamlar yüzde 25’lerde ama her ürünün satışında yapılan zam yüzde bilmem kaç üzerinde!
Ticaretin de bir adabı vardır. Bir ederi vardır. Bir adaleti vardır.
1 liraya mal olan malı kimsenin 10 liraya satmak hakkı olmamalı!
2 liraya gelen malı kimsenin 20 liraya, 30 liraya satma hakkı olmamalı.
Yüzde yüz kazanmayı anlarım.
Yüzde iki yüz kazanmayı da anlarım.
Ama kimse kusura bakmasın, yüzde bin kazanmayı anlayamam.
Alıp da yüzde yüzden fazla kar koyarak sattığınla nasıl bir hayat yaşamayı düşünüyorsan bu senin sorunun.
Ama yüzde yüzden fazla kar koyarak sattığın malın yoksullaştırdığı insanlar sana bu hayatta yaşamak istediğin keyfi yaşatmaz.
Tüketiciye attığınız yüzde bilmem kaç yüz fiyat artışını isyan bir kenara, üreticiye attığınız yüzde bilmem kaç vurguna da isyan var.
Üretenin yüzde yüz kazanmadığı bir maldan satıcı olarak yüzde bilmem kaç yüz kar elde etmeniniz ticarette uzaktan ve yakından bir alakası yok.
Adaletle hiç yok!
Serbest piyasa ekonomisini anlarız da, herkes tuttuğunu, tuttuğu fiyattan anlayışına hepimizin itirazı var.
Devletin bir birimi ekonomiyi düzeltmeye, enflasyonu düşürmeye çalışırken, birilerinin ekonomiye darbe vurur gibi, enflasyonu körükler gibi fiyatlar uygulamasına itirazım var.
Türkiye Cumhuriyeti acilen, nasıl kiralara yüzde 25’den fazla zam koyamazsın diye bir kural, kanun getirdiyse, ticarette de yüzde yüz, hadi açgözlüleri fazla üzmeyelim yüzde ikiyüz üzerinde kar etmesini de engellemeli.
Hepimiz aynı teknedeyiz ama yüzde bilmem kaç yüzün üzerinde kar elde etmeye çalışanlardın gemiye aldırdığı su bu gemiyi batırır!
Hepimiz batarız!