Yaşam sonsuz bir tarladır ve sen hayatta kaldığın sürece neyi ekersen onu biçersin. Adaletin geç İşlediği bu dünyada onlarca kez haksızlığa uğrayabilirsin, kalbin binlerce kez kırılabilir. Sırtın güvendiğin insanların hançer izleriyle dolu olabilir. Ama şunu unutma güneş her gün yeniden doğar ve adalet geç işlese de asla şaşmaz.
Geçenlerde şahit olduğum bir konu gerçekten çok derin düşüncelere sardı beni. İçimde hak ve haksızlık konusu yine açıldı. Devrin ne kadar kötü ve acımasız olduğunu tekrar hatırladım. Çok fazla fedakarlık yapanlar, her zaman ilk gözden çıkarılanlar oluyor ve haksızlığa uğrayan insan için hafızasının derinliklerinde yaşanan iyi ve kötü anıların hepsi birbiriyle çatışmaya başlıyor. Zihninde Neden? Diye sorular başlarken cevabını bilse bile insan ilk önce hatayı kendinde arıyor. Aslında cevabı çok basit suçlu sen değilsin içinde gerçek vicdan ve merhamet varsa bu senin güzel ahlakını gösterir ve vicdan yükü taşımaktan daha iyidir.
"İnsan sürekli hayatını daha anlamlı kılmaya çalışır. Bir insan kendi isteyerek bir fedakârlık yapmışsa, hayatını daha anlamlı kılmak için yapmıştır. İnsanın gerçek kimliğini, hayatını nasıl anlamlı kıldığına bakarak keşfedebilirsiniz. Bazı insanlar dünya beni görsün diye, bazı insanlar ise dünyayı görmek için dağlara çıkar" diyor Doğan Cüceloğlu Gerçek Özgürlük isimli kitabında.
Tüm seçimlerin senin karakterini yansıtır. Kalbini sıcak tutan hiçbir insan adalet tarlasından başka bir tarlaya yönelmez. Yüreğini asla kötülüğün karanlığına bırakmaz. Adalet terazisi hep doğruyu gösterir.
Bir yerde bilinçli bir haksızlık yapılmışsa eğer, yapan kişinin de karşılığını hak tarafından alacağı günü beklemek... İşte bu en güzel tesellidir!
Ve sen! Her daim yüzünü güneşe dön, yüzünü karanlığa dönen insanların kalbide karanlıkta kalır.