10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü vesilesiyle ruh sağlığı konusunda farkındalığın artırılması için harekete geçen B2Press konuya farklı açılardan ışık tutuyor. Harvard Tıp Fakültesi ve Queensland Üniversitesi ekiplerinin 29 ülkede 150 binden fazla yetişkinle gerçekleştirdiği araştırmayı inceleyen Online PR Servisi, ruh sağlığı bozukluklarının yaygınlaştığına ve dünya nüfusunun %50’sinin 75 yaşına kadar en az bir akıl ve ruh sağlığı hastalığıyla karşılaşacağına işaret ediyor.
Zihinsel ve ruhsal bozuklukların en yaygın görülen global sağlık sorunları olarak dikkat çektiğine değinen Online PR Servisi B2Press, ilk sıralarda majör depresyon veya anksiyete gibi duygudurum bozukluklarının görüldüğünü bildiriyor. İncelemelerinde akıl ve ruh rahatsızlıklarının cinsiyete göre değişiklik ya da benzerlikler içerdiğini fark eden B2Press, kadınlarda travma sonrası stres bozukluğunun, erkeklerde de alkol gibi maddelere bağımlılığının öne çıktığını kaydediyor. Her iki cinsiyette en sık görülen ruh sağlığı problemlerinin başında depresyon ve fobi bulunuyor.
Online PR Servisi B2Press, akıl ve ruh sağlığı problemlerinin yalnızca cinsiyet değil, yaş gruplarına göre de değişiklik gösterdiğini tespit ettiğini aktarıyor. Gallup ve ve Walton Aile Vakfı’nın 12-26 yaş arası 3 binden fazla kişiyle yaptığı çalışmayı analiz eden B2Press’ten edinilen bilgilere göre, Z’lerin zihinsel ve ruhsal sağlık sorunları da diğer kuşaklara göre farklılık gösteriyor. 18-26 yaşlarındaki bu bireylerin stres, kaygı ve yalnızlık gibi olumsuz duygular yaşadıklarını bildirme olasılıkları, eski nesillere göre çok daha yüksek seyir izliyor. Öte yandan yalnızca %15'i ruh sağlığının mükemmel olduğunu söylerken bu oranın aynı grupla 10 yıl önce yapılan araştırmada %52 olması, ruh sağlığı bozukluklarının zaman içinde hızla arttığını kanıtlıyor. Ancak akıl ve ruh sağlığı tedavilerinin global çaptaki yüksek maliyetleri, bu yükselişin durdurulmasını engelliyor.
Online PR Servisi B2Press’in incelemesine göre, ruh sağlığı hizmetlerine erişim, ihtiyaç duyanların bir kısmı için hâlâ zorlayıcı koşullar içeriyor. Bu da hem küresel hem de ulusal çapta düzenleyici önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Öyle ki akıl ve ruh bozukluklarının en maliyetli sağlık hastalıkları arasında yer aldığını açıklayan Statista da bunların ülkelerin ekonomilerinde her yıl milyarlarca dolar kayba yol açtığını vurguluyor. Buna karşın dünyadaki birçok ülke, bütçelerinin %2'sinden azını ruh sağlığında yeni tespit ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesine harcıyor. Oysa, ruh sağlığının önemini kabul etmek ve daha iyi bir gelecek için bu alana yatırım yapmak, toplumların genel refahını artırmak için hayati bir adım olarak görülüyor.