Zatürreden korunmak için tüm salgınlarda olduğu gibi öncelikle, hasta ile temas edildikten sonra el yıkamanın oldukça elzem olduğunu belirten Uzman Doktor Demet Çetin, korunma yöntemlerinden diğerinin grip aşısı olduğunu ve bu aşının gripten koruyarak üstüne gelebilecek bir zatürreyi engellediğini belirtti. Zatürrenin diğer korunma yönteminin ise, zatürre aşısı yaptırmak olduğunu kaydederek, vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Virüsün tek bir patojene sahip olmadığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Demet Çetin, “Covid-19’un ardından, Çin'de geçtiğimiz günlerde görülen özellikle çocuklarda öne çıkan salgın bir hastalık uluslararası kamuoyunda oldukça yer bulurken Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı açıklamaya göre virüsün tek bir patojene sahip olmadığı ve farklı patojenler olduğu iddiaları gündemi oldukça meşgul etmektedir” dedi.
Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Demet Çetin, Zatürre hastalığının Dünyadaki hastalıklar içerisinde ölümle sonuçlanan beşinci hastalık olduğuna dikkat çekerek, Antibiyotik kullanımının ve aşılamanın sağlanması, hastalığın görülme sıklığını ve ölüm oranını azalttığını ifade ederken, bu hastalığın halen ciddi riskli bir hastalık olduğunun da altını çizdi.
Zatürre hastalığının bakteriler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana geldiğini ifade eden Uzm. Dr. Çetin, bazı Zatürre türlerinde hasta kişiden sağlam kişilere doğrudan bulaşma riski olan bu hastalığın, hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana geldiğini kaydetti. Normal durumlarda hastalığa neden olmayan bu mikropların, vücudun savunmasının zayıf düştüğü kişilerde zatürre oluşumuna neden olduğunu belirtti.
65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan kişilerde zatürrenin daha sık görüldüğünü aktaran Uzm. Dr. Çetin, ‘’Özellikle çocuklarda, 65 yaş üstü kişilerde, kronik bir hastalığa sahip olanlarda (böbrek, şeker, kalp veya akciğer hastalığı gibi), sigara kullananlarda, bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalık veya ilaç kullanımı varlığında zatürre hastalığı daha sık görülür. Hapşırık ve öksürükle yayılabildikleri gibi, ağız ve burun sekresyonlarıyla bulaşmış bardak, mendil, çatal-kaşık, kapı kolu gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilirler. Zatürre tipik ve atipik olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
Zatürrenin tedavisi ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Çetin, “Tipik zatürrede ani başlayan, ateş, öksürük, sarı-yeşil, balgam, göğüs ağrısı, halsizlik, Atipik zatürrede ise başta eklem ağrısı, boğaz ağrısı, hafif veya orta ateş, kuru öksürük görülür. Zatürre belirtileriyle gelen hastalar muayene edildikten sonra akciğer grafileri çekilerek tanı konur. Ağır zatürre durumlarında ve hastanede yatarak tedavi olması gereken hastalarda kan testleri, bilgisayarlı tomografi ve balgam testleri gibi ileri incelemeler gerekebilir. Zatürreye neden olan mikrobun belirlenmesi için balgam örneğinin incelenmesi gerekir. Ancak çoğu zaman değişik nedenlerle mikrobu belirlemek mümkün olamayabilir. Zatürrenin tedavisinde genellikle; antibiyotikler, bol sıvı alımı, istirahat, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler kullanılır. Hastaneye yatması gereken hastalarda daha farklı tedaviler gerekebilir. Çok ağır zatürre durumlarında yoğun bakımda yatış, solunum desteği uygulanma zorunluluğu doğabilir’’ diye konuştu.