AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, konu İzmir ise bakanlık yerine belediye başkanlığı tercih edeceğini dile getirerek, “7 Şubat günü 21. yüzyılın İzmir’ini anlatacağım. Ferhat dağları dele dele geliyor ya Türkiye’nin mega projeleriyle. Şirin ne halde biliyor musunuz? Çok affedersiniz, Şirin foseptik ile uğraşıyor, Şirin yatırım yerleri ile ilgili rezaletle uğraşıyor, Şirin katı atıkla uğraşıyor, Şirin maalesef ulaşımda, trafikte darmadağın olmakla uğraşıyor. Türkiye’nin İzmir’i kazandırılması lazım. Bu muassır medeniyet yolunda Türkiye, İzmirsiz üç tekerlekli arabaya döner” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, esnaf ve sanatkarla buluştu. 16. Bölge (İzmir) Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliği Toplantı Salonunda gerçekleşen ve birliğe bağlı 50 kooperatifin başkanları, yöneticilerinin katıldığı toplantıda konuşan Zeybekci, esnaf ve sanatkarların sorunları ile beklentilerine değinerek, gerekli çalışmaları yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi. Toplantının ev sahipliğini yapan Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkan Vekili ve 16. Bölge İzmir Birliği Başkanı Selahaddin Hünü, Zeybekci’nin aday olmasıyla birlikte çalışmalarına hız verdiklerini söyledi.
Esnafın Türkiye için önemine değinen Nihat Zeybekci, “Sizler işin başladığı yersiniz. Yumurtanın tavuğun altına kuluçkaya koyduğu yerin sorumlularısınız. Eğer siz orada ortamı iyi tutarsanız bereket olur, ortam iyi olmazsa cılk olur. Hiçbir işe yaramayan yumurta haline dönüşür” dedi.
Türk ekonomisinin içeriden ve dışarıdan hedef haline gelerek yaşanan bazı olumsuzluklara rağmen hala ayakta durabildiğini dile getiren Zeybekci, "Evet etkilendi ama kesinlikle yatağa düşmeden, daha doğrusu çok olumsuz hale gelmeden, bir kriz ortamına girmeden toparlanarak yoluna devam edebilme imkanı buldu. Bu inşallah 2019’un üçüncü çeyreğinde, Türkiye’de yeniden ihracatın hızla arttığı, büyümenin ivme kazandığı, kurların belirli bir stabiliteye geldiği, faiz oranlarının aşağıya doğru yöneldiği bir döneme girdiğimizi hep beraber göreceğiz. Bunlar realite, bunlar olacak Allah’ın izniyle. Çünkü Türkiye’de çok güçlü bir reel sektör var. Çünkü önceden ekonomik olumsuzluklar yaşadığımızda, bunun baş aktörü, tedbir alması gereken kamu ekonomisi idi, şimdi reel sektör, reel ekonomi yani sizler devlet ekonomisinin çok daha üzerine çıkar hale geldiniz. Türkiye’de oluşan milli gelirin çok büyük bir oranı artık reel sektör harcamaları, ekonomi faaliyetlerinden oluşuyor. Yani esnek bir yapıya sahibiz. Herkes kendi işinin başında, gelen bir dalgaya karşı otomatik olarak kendi refleksini geliştirip yoluna devam edebilen bir dinamizme sahibiz artık. Öngörülebilir bir ekonomimiz var” dedi.
“Kuyudan devamlı suyu çekmemiz lazım ki taze su gelsin”
Türkiye’nin Avrupa’daki tüm ülkeler ve gelişmiş ekonomilerden en önemli farkının esnafların güçlü olması olduğunu ifade eden Zeybekci, “Esnafımızın sayısı çok. Bizim KOBİ’miz çok fazla. Çok hızlı hareket edebiliyor. Gece yarısı karar alıp sabah erkenden onu uygulamaya başlayabiliyor. Ama büyük kurumların, devasa organizasyonlar düşünene kadar 6 ay geçer, karar verene kadar bir sene geçer, bunu aksiyon haline dönüştürene kadar da 1,5 yıl geçer. Bizim ekonomimizin yüzde 60’ını oluşturan KOBİ, esnaf bölümümüz sabaha kadar kararını alır, ertesi sabah yola çıkılır. İşte bizim buradan KOBİ’mizden , esnafımızdan, küçük işletmelerden orta ve büyük ölçekli işletmelere doğru o sürecin önünü açmamız lazım. Daha doğrusu o kuyudan devamlı suyu çekmemiz lazım ki taze su gelsin, onların güçlenmesini sağlamamız lazım. Bu süreçte de en büyük hedefimiz o oldu” diye konuştu.
Gerek Denizli’deki belediye başkanlığı dönemi gerekse geçmiş dönem görevlerinde ne karar aldıysa, ne değişiklik yapacaksa hepsinde esnafın görüşünü aldıklarını ve onları kararını dikkate alarak uygulamaya koyduklarını belirten Zeybekci, esnafa değişerek ve dönüşerek destek verdiklerini söyledi.
”Bakanlık yerine belediye başkanlığını tercih ederim”
‘Mevzu bahis İzmir ise gerisi teferruattır, diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Zeybekci, kendisinin de bir İzmir esnafı olduğunu belirterek, "Ben İzmir esnafıyım. İzmir’e yatırımları olan kardeşinizim, İzmir’in 8 ilçesinde iş yerlerimiz var. Şirketin merkezi İzmir olduğundan 540 civarında çalışanımız var. İzmir’de 2017 yılı vergi ödeyen kurumlar vergisinde de 17. sıradayız. İzmir’e faydalı bir kardeşinizim. Sizler de herkes elinden geldiğince İzmir’e destek veriyor. Cumhurbaşkanımız bize İzmir ile ilgili talimatta buyurduklarında, İzmir bizim zaten göz ağrımızdır. İzmir dendiğinde içimizde şöyle bir kıpraşmanın olduğu bir yer. Biliyoruz ki eğer yerel yönetimler anlamında siyaset yapılacaksa, ki bin defa bakanlığa tercih ederim. Bakanlık yerine belediye başkanlığını tercih ederim. Hele hele İzmir mevzuysa İzmir’de tarih yazmak, İzmir’de destan yazmak bir insan için en önemli fırsatlardan birisidir. Seve seve kabul ettik. Çünkü İzmir son 20 yılda ihmal edildi. İzmir’in vakti çalındı. 20-25 yıl içinde patinaj yapmadı. Patinaj yapsa yerinde kalırdı, ileri gitmese bile diğerleriyle beraber belki stabil kalırdı. Ama İzmir geri kaldı. 1997 yılında İzmir Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisiydi. 1947, 1800’lü yıllar değil. 1997 yılında Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisiydi, Şu anda açık ara üçüncü büyük ekonomisi. 5-6 yıl içinde eğer İzmir bu şekilde devam ederse Antalya, Bursa, Kocaeli İzmir’i geçecek. 1980 ihracatta Türkiye’nin ihracatta ilk iki şehrinden birisiydi. Anadolu’nun ihracat kapısıydı. Bugün TÜİK rakamlarına göre 7, Türkiye İhracatçılar Meclisi rakamlarına göre 5. sırada" dedi.
"İzmir vakit kaybediyor"
İzmir’in vakit kaybettiğini dile getiren Zeybekci, “Maalesef İzmir, dünyanın çılgınlar gibi hızla değiştiği bu süreçte, Türkiye’nin de buna dünyanın gelişme hızından daha fazla gelişerek ayak uydurduğu bu süreçte, İzmir vakit kaybediyor. Hedefimde kimse yoktur, kimseyi eleştirmiyor, kimseyi de bu konuyla ilgili kınamıyorum. Çünkü diyoruz ya ‘Yaratılanı hoş gördük yaratandan ötürü’, 'Seçileni hoş görmek zorundayım seçenden ötürü.' Bu millete saygımız varsa bu milletin kararlarına da saygı duymamız lazım. Bu milletin yüzde 50 ile seçtiği insanları onun görevi boyunca saygı göstermek gibi görevim vardır. Onunla ilgili kararı millet verecektir, benim haddime değildir onu eleştirmek. Ama ben bir resim çekiyorum, ben bir tespitte bulunuyorum” diye konuştu.
Antalya’ya 19 milyon turist geldiğini, bu sayının Ege’de 5 milyon civarındayken, İzmir’de 1 milyondan az olduğunu ifade eden Zeybekci, "5 sene içinde Antalya-Ege hattında 40 milyon turist olacak. Şimdi Aydın-Denizli Otoyolu ihalesi yapıldı, Denizli-Antalya tamamlanacak. Yani Antalya-İzmir Otoyoluyla o 40 milyon turist, hızlı treni ile beraber çünkü oda olacak. 40 milyon turist 2,5 saatte artık İzmir’e gelip gidebilir hale geldiği zaman.. Siz çok iyi bilirsiniz ‘arıyı gezdir ki bal alasın’ derler ya. Turisti gezdir ki harcama yapsın, ekonomi yaratsın.. Pastayı büyütemediğimiz sürece, ekonomiyi büyütmediğiniz sürece gelen giden olmaz. Ekonomi nasıl büyür? Şu anda İzmir’in 4-5 yıldızlı otellerinin yatak kapasiteleri Antalya’nın 22’ede biri. 5 yıldızlı otel sayımız İzmir’de 5 veya 6. Antalya’da 403. Peki niye bu hale geldik? Kuyudan su çekmeniz lazım, yenilemek, değiştirmek, dönüştürmek lazım. Bir turizm yatırımcısı geldiği zaman İzmir’e ona bedava turizm yeri veriyor başka şehirler, yatırım yeri veriyor. Bir sanayici geldiği zaman veya demir çelik veya elektronik veya tekstilci, petrokimya, yenilebilir enerji veya gıda ile ilgili bir sanayici geldiği zaman, ona gösterebileceğimiz bir metrekare bile hazır yer yok. Bir metrekare bile. İzmir’de turizm yatırımı yapalım, bir turizm şehri olalım. Nerede yapalım bunu? Yarımada bölgesinde yapalım. Seferihisar, Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Urla, Güzelbahçe. Vallahi utanıyorum. Boğazıma yumruk gibi tıkanıyor. Kanalizasyon yok, en büyük problem foseptik. 21. yüzyılın İzmir’indeyiz. Başka hiçbir şehirde böyle bir şey kalmadı. 4,5 milyon nüfuslu bu şehrin çöpleri, katı atıkları dağlara, taşlara, derelere vahşi şekilde atılıyor. Bunu şu yaptı bu yaptı demiyorum. Bir zamanlar düğmenin biri yanlış iliklenmiş. Sonra gelen de onu, ‘Boşver böyle de oluversin bu’ demiş. Üçüncü gelen ‘Şimdi ikisini çözeceksin de sonra tekrar düzelteceksin’ demiş. Dördüncü gelende ‘Şimdi ohooo’ demiş ve böyle gitmiş” ifadelerini kullandı.
"7 Şubat günü 21. yüzyılın İzmir’ini anlatacağım"
Kentteki katı atık sorununu bir buçuk senede, yaklaşık olarak 3 veya 4 sene içinde de tüm arıtma ve yağmur suyu, kanalizasyon sorununu çözeceklerini dile getiren Zeybekci, 7 Şubat’ta açıklayacağı projelerinde de örnekler verdi. İzmir’de ilk göreve geldikleri yıl trafiği rahatlatmak için 30 tane köprü kavşağını yapacaklarını söyleyen Zeybekci, “Her birinin inşaat süresi de yaklaşık olarak 100 günü geçmemek kaydıyla. Yaptım da geldim, 12 tane yaptım bunu. Yapıp da geldiğim için 2-3 sene sürmeyecek. Şu anda ki belediye olarak yapılmış olan 7 tane köprülü kavşağın üzerine tam 30 tane yaparak şehrimizin trafiğini rahatlatacağız. Bu şehirde yeni alanlar yaratacağız. 1.6 metrekare yeşil alan, 5 yılda 10 katına çıkartacağız. Yeşil alan ne olacak? Yeşil alan dediğimiz zaman bunların her biri ekonomi demek her biri esnaf, ticaret demek. Bırak İzmir’i, İzmir’in dışında da 2 milyon metrekare, 3 milyon metrekarelik alanlar. Nerde bunlar, hep gözümüzün önünde duruyor Şimdiye kadar maalesef göremedik. İZBAN’da kesinlikle iki katına çıkaracağız. Bunları 7 şubat günü açıklayacağız, 21. Yüzyılın İzmir’ini anlatacağım. Dünyanın değişen bütün alışkanlıklarının uygun hale getirdiğimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği o muasır medeniyet hedefine yürüyen, o şehirler yarışına yürüyen bir İzmir’in resmini çizeceğiz. Ama bu hikaye, bu İzmir resmi beraber çizeceğimiz bir esim. Bu tek adamlık bir şey değil, tek kişilik mesele değil. Veya bu mesele sadece Ak partililerin ya da MHP’lilerin meselesi değil. Bu mesele hepimizin meselesi” dedi.
“Yobazlıktır, gericiliktir ve beceriksizliktir”
Esnaf ve sanatkarlardan kendisi için oy istemeyen, oylarını İzmir için vermeleri çağrısında bulunan Zeybekci, “Çünkü bu mahalli bir seçimdir. Buradaki heyetten oy istemek gibi bir derdim yok. Çünkü siz benim gibi tarafsınız. Siz taraf olun diye insanlar sizi seçti. Sizin tarafınıza da İzmir’dir, sizin tarafınızda mensubu olduğunuz, temsil ettiğiniz esnaflarınızdır. Ben sizden başka bir şey istemiyorum. Bundan sonrası da fazlası da saygısızlık ve hadsizliktir. İzmir’i ne olur bahanelere boğdurtmayın. İzmir’in sorunları, problemlerini, geleceğinin planlanmasını artık ideolojik örtülerle örttürmeyin. Eveleyip geveleyip, lafı döndürüp dolaştırıp, maalesef İzmir’in meselesi diye gündeme getirecekleri konu İzmir’e yapılan bir saygısızlık, İzmir’e yapılan bir haksızlıktır, İzmir’e yapılan hakarettir. 21. yüzyılın dünyasında, Türkiye’sinde, İzmir’inde hala böyle şeyleri gündeme getiriyor olmak yobazlıktır, gericiliktir ve beceriksizliktir. Başka bir şey değildir. Ne olur bunlara müsaade etmeyin. Genel seçimler geldiğinde, dileyen herkes dilediği gibi ideolojik siyaseti yapsın. Ama dünya almış başını gidiyor, Türkiye almış projelerini gidiyor. Mega projeler var. Yollar. Bu yollar nereye çıkıyor. Türkiye’nin en önde gelen projelerini saydım; Çanakkale, İstanbul, Ankara, Antalya. Nereye gidiyor bu yollar, hedefleri neresi; İzmir” şeklinde konuştu.
“Ferhat dağları dele dele geliyor, afedersiniz Şirin foseptikle uğraşıyor”
Yeni dünya düzeninde ticaretten turizme bütün alışkanlıkların değiştiğine ve alışveriş alışkanlıklarının elektronik ticaret ortamında gelişeceğine işaret eden Zeybekci, “Dünyanın en avantajlı ülkelerinden biri bizsek eğer, en avantajlı bölgesi de İzmir. Ben ihracatçı bir firmaya sahibim. Tekstil ve konfeksiyon dalında hizmet görüyoruz. Yüzde yüz ihracata çalışıyoruz. Bu gün aldığımız 10 bin siparişe dünyanın neresinde olursa, tek bir müşteriye gönderiyoruz. Tıra, konteynere yüklüyor ve gönderiyoruz. 5 sene sonra bu böyle olmayacak. O 10 bin siparişi yine alacağız, ama 10 bin siparişi biz 10 bin müşteriye göndereceğiz. Çünk adam oradan satacak, bilgilerini bana gönderecek, ben onları adreslerine göndereceğim. Bu demektir ki nakliye değişecek. Konteyner değişecek, liman değişecek, konteyner değişecek, uçak kargoya dönüşecek. Bunun merkezi İzmir olacak. Bir lojistik merkezi olacak. Bir depolama bir elleçleme ve gönderme - getirme ile ilgili bir merkez olacak. Ferhat dağları dele dele geliyor ya, biraz önce saydığım projelerle. Şirin ne halde biliyor musun? Çok afedersiniz Şirin foseptik ile uğraşıyor, Şirin yatırım yerleri ile ilgili rezaletle uğraşıyor, Şirin katı atıkla uğraşıyor, Şirin maalesef ulaşımda, trafikte darmadağın olmakla uğraşıyor. Bunların hepsini halledeceğiz” dedi.
“7 yıl belediye başkanlığı yaptım, bir kuruş maaş almadım”
İzmirlilerle birlikte bir hikaye yazacaklarını belirten Zeybekci, kendisinin de bir esnaf olduğunu ve İzmir’in gerek ileri gerek geriye doğru gidişlerinden etkilendiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Ben tütün tarlasında doğmuş bir amelenin çocuğuyum, 7 yaşından beri koşturuyor, çalışıyorum. Allah ömür verdiği sürecinde bu ülkeye hizmet etmekten başka da bir derdim yok. Ne makamlara ihtiyacım var ne maka arabalarına ne unvanlara ihtiyacım var. Cenabı Allah nasip etti, bu millet teveccüh gösterdi, o amelenin çocuğu bu ülkede yaşanabilecek olan her şeyi yaşadı. 7 yıl belediye başkanlığı yaptım, bir kuruş maaş almadım. Ve 7 yıl belediye başkanlığım boyunca tüm masraflarımı, kendi arabalarım, seyahatlerimin tamamını da kendim karşıladım. Hala da öyle devam ediyor. Alanlar anasının ak sütü gibi helaldir. Ama ben ne sahip olduysam, sıfırdan bu noktaya geldiysem bu ülkenin, imkanlarıyla. Türkiye’nin dünyanın en güzel okullarında okuduysam bu fakir milletin imkanlarıyla yaptım. Bir bedel ödüyorum. Rabbimin bana verdiği sağlığa, evlatlara, mala, mülke, makama ne varsa bunun bedelini ödemek istiyorum. Ülkemiz için de en önemli şehirlerden biri İzmir’idir. İzmir’in Türkiye’ye monte edilmesi lazım. Türkiye’nin girişmesine, ihracatına, sağlığına, bilimine hepsine, İzmirsiz olmaz. Onun için hep beraber İzmir’i 21. yüzyıl Türkiye'sinin vazgeçilmez değeri haline getirmemiz lazım. İzmir sizin İzmirinizdir. İzmir bizim İzmirimizdir. İzmir’i o ideolojik beceriksizliklere alet ettirmeyin. Ne olur İzmir’e sahip çıkın.”