Sevgili Canlar;
İnsanlık uzun bir zamandır tüm gücüyle virüs belasıyla uğraşırken bu boşluktan faydalanarak aba altından Basta Türk ve Müslüman halka bir çok coğrafyada baskı ve zulüm yapılmaktadır.Herkes can derdinde diye bu boşluğu fırsat bilip aslında herkes içinde biriktirdiği kin ve nefreti kusmaktadırlar.
Dikkat ederseniz, bu gibi zamanlarda, vicdansızlar ordusu haçlı köpekleri, bilhassa daha bir kuduruyor.
Akla hayâle gelmeyen eziyetler ve katliamlarla bizleri çileden çıkarıyorlar.
Hem de bu katliâmı devletin ordusuyla, teknolojisiyle yapıyorlar.
Dünyanın her yerinde sanki sözleşilmişçesine bir kaç zamandır mazlum kanı akıtılmakta; türlü işkencelerle zevk için canlar alınmaktadır!
Maalesef zâten İslâm düşmanı olan dünyâ milletleri de bu olanlara kayıtsız kalmakta ve kınamaktan öteye gidememektedirler.
Aynı zihniyet, kendilerine yapılan ufak bir sözlü saldırıda bile dünyâyı ayağa kaldırmaktadırlar.
Oysa biz gerçek Türk ve Müslümanlar dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun, bir canlıya yapılan zulüm karşısında hemen harekete geçiyoruz.
Vicdanımız başka türlüsüne izin vermiyor.
Çünkü Rabbimiz bunu emrediyor.
Ne diyor Âlemlerin Peygamberi; "Allahım, zûlmetmekten ve zûlme uğramaktan sana sığınırım!"
İşte böyle Canlar;
Dünyânın her yerinde, zâlimler ordusu mazluma zûlmektedir.
Oysa zulüm ne kötü birşeydir...
Zulüm, haddi aşmaktır!
Hak ve hukuk tanımazlıktır. Adaletsizliktir, haksızlıktır!
İnsanı, insan yerine koymamaktır.
İnsan haklarını, kul hakkını, en büyük ihlâldir.
Bu sebeple zulüm, hem bu dünyâda hem de âhirette cezâsı şiddetli olan büyük bir günahtır.
Zâlimler, asla kurtuluşa eremeyecektir!
Onlar, kıyâmet gününde karanlıklar içinde kalacaklardır!
Yollarını bulamayacaklardır!
Çünkü zâlimler, dünyâda zûlmettikleri insanların hayatlarını karartmışlardır. Onlara, dünyâyı zindan etmişlerdir. Mazlumların beddualarını almışlardır.
Şimdi hesap gününde, karşılaştıkları zor ve çetin manzara, mazlumlara yaptıklarının kendi başlarına gelmesinden başka bir şey değildir.
Unutulmasın ki sevgili canlar;
“Zûlm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olur!”