SİYANÜRE BOĞULMADAN, KIRSAL KALKINMAYLA KÖYLERE GİDİLMELİ
Kömürlü termik santral projeleri ve madencilik faaliyetleriyle etrafı doğa talanıyla kuşatılan Kaz Dağı, bir kez daha altın madenciliği tehlikesiyle karşı karşıya.
Balıkesir'in Havran ilçesinde Bahar Madencilik tarafından planlanan Demirtepe Altın Madeni, Açık Ocak İşletmesi, Yığın Liçi ve ADR Tesisi Projesi onaylanır, bilimsel olarak “en vahşi yöntem” olarak tanımlanan siyanür yığın liçi yöntemiyle on altı milyon ton altın rezervi işlenirse, bölgenin ekosistemi yok olacak.
ORMANLARA, TARIM ARAZİLERİNE, SU KAYNAKLARINA SİYANÜR TEHDİTİ
Havran'ın 15 km kuzeydoğusunda, Şap Dağı sırtlarında yer alan proje sahası, Eğmir, Büyükşapçı ve Küçükşapçı mahalleleri yaklaşık 1,5 - 3 km mesafede kalıyor. Proje tanıtım dosyasında belirtildiğine göre, ÇED izin alanının yaklaşık yüzde 79'u karaçam ve meşe ormanlarından, geri kalanı tarım arazilerinden oluşuyor ve alanda çok sayıda endemik bitki türüne rastlanıyor.
KAZDAĞI KIŞLADAĞ OLMASIN!
Çalışma sahasının güneydoğusundan geçen Değirmen Dere, havzada toplanarak akışa geçen yüzeysel
ve yeraltısularını, Gelin Dere vasıtası ile sulama amaçlı inşa edilen Havran Barajı'na ve Havran Çayı'na ulaştırıyor. Büyükşapçı köyünün içme suyu kaynağı da maden sahasında kalıyor. Proje faaliyete geçerse, ormanlar ve tarım arazileri gibi içme ve sulama suları da asit maden drenajı ve siyanür tehlikesi altına girecek. Yağmur yağdığında, Kışladağ'da olduğu gibi çok yağmur yağdığında eğer toprak yeterince kireçlenmezse siyanürün havaya karışmasıyla hidrosiyanür zehirlenmeleri görülebilecek. Bölgede yaşayan canlıların sağlığı ciddi risk altına girecek.
10 YILDA 16 MİLYON TON REZERV, 2.65 MİLYON TON PASA
İşletme faaliyetinin 10 yıl süreceği belirtilirken, cevher arama çalışmalarının sürdüğü ve yakınlarda yeni cevher yatakları bulunması durumunda projenin ömrünün uzamasının söz konusu. Demirtepe Altın Madeni projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı 1 Kasım Çarşamba günü Büyükşapçı köyünde yapıldı. Toplantıya Burhaniye Çevre Platformu ile Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği'nden yaşam savunucuları da katıldı. Dernek Başkanı Süheyla Doğan, toplantıyı değerlendirdi:
HALKIN TAMAMININ KATILAMADIĞI TOPLANTI
"Ne yazık ki halkın büyük kısmının ve kadınların katılamadığı bir toplantıydı. Köyde, muhtarlık seçimleri sürecinden bu yana ikilik yaşanmakta imiş. Bu durum altın madenine karşı tavıra da yansımış. Köyde madeni isteyenler ve istemeyenler diye iki ayrı grup var. Toplantının madeni isteyenlerin gittiği kahvehanede yapılmış olması, madeni istemeyenlerin toplantıya katılmalarını engellenmiş oldu. Biz bunu toplantıdan sonra öğrendik.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın toplantıyı açış konuşmasından sonra, SRK Firması tarafından projenin tanıtımı yapıldı ve soruların sorulması istendi. Köylülerden söz alan olmadı. Bunun üzerine, söz alarak projeye ilişkin itirazlarımızı ve altın madeni ve siyanür liçi yönteminin zararlarını, Bergama, Kışladağ ve Balya’da yaşananları anlattık. İtirazlarımız, bu konularda daha önce hiç bilgi almamış, projenin olası etkileri anlatılmamış köylüler üzerinde oldukça etkili oldu, kafaları karıştı. Biz konuşurken bize müdahale eden ve bizden sonra söz olan, bir madende çalıştığını, madenin hiçbir zararını görmediğini, bizim yalan söylediğimizi söyleyen bir vatandaşın konuşması üzerine ise salondan bazı gençler de bize katıldı ve itiraz etmeye başladılar ve söz konusu vatandaşın köyden olmadığını deşifre ettiler. Toplantı genel olarak düzenli geçti.
Bütün itirazlarımız tutanağa geçirildi. Toplantıdan sonra diğer kahvehaneye de gittik ve madeni istemeyen ve arazisini satmayan köylülerle tanıştık ve sohbet ettik. “Niye toplantıya gelmediğiniz?” diye sorduğumuzda, “Biz o kahveden içeri adımımız atmayız.” yanıtıyla karşılaştık. Bu arada yolda karşılaştığımız kadınlarla konuştuk. Kadınların da maden ile ilgili hiç bilgileri yoktu. Toplantıya neden gelmediklerini sorduğumuzda “Bir kadınlar olarak kahvehaneye giremeyiz. Ayıp karşılanır. Toplantı düğün salonunda olsaydı katılırdık.” dediler. Yani köyün nüfusunun yarısı olan kadınlar ve ayrıca erkeklerin de en az yarısı toplantıya katılmamıştı. Bu durumda Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde önemli olan “Halkın Katılımı Süreci” doğru işlememişti. Köye yeniden gelmek üzere vedalaştık. Köyde çalışmaya devam edeceğiz."
KUVARS GÖSTERİP ALTIN MADENİYLE ÇIKIYORLAR
Son zamanlarda maden firmalarının arama aşamasında tepki çekmemek için altın olduğunu belirtmeden kuvars madeni başvurusu yaptıklarını dile getiren Süheyla Doğan, birkaç kez el değiştirip son olarak Bahar Madenciliğe satılan Demirtepe Altın Madeni ruhsatıyla ilgili şu ayrıntıya dikkat çekti:
"Projeye ait iki adet işletme, bir adet de süresi bitmiş arama ruhsatı var. 2012-2013 yıllarında “kuvars” arayacağız diye yapılan başvurular için Balıkesir Valiliği tarafından “ÇED Gerekli Değildir” kararları verilmiş. Oysa arananın kuvars değil, altın. Bahar Madencilik, ruhsatları noter satışı ile Teck Madencilik A.Ş.’den satın almış ancak dosyada yer alan evraktan ruhsatların henüz Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden devir edilmediği görülüyor. Bu durumda daha ruhsatların devir işlemi bitmeden Çevre Etki Değerlendirme sürecinin başlatılmasına itiraz ettik."
ALTIN MADENCİLİĞİ DEĞİL; TARIM DESTEKLENSİN
Siyanür yığın liçi yöntemiyle, açık ocak işletmeciliğiyle altın madenciliğinin bölgede tarımı, ormanları, endemik türler, yaşamı yok edeceğini, ekosistemin büyük etkiye maruz kalacağını, sağlığı etkileyeceğini ifade eden Süheyla Doğan, sorunun bütüncül ele alınmasının önemine dikkat çekti:
"Havran'da, Eğmir köyü yakınında kurşun madeni, Tepeoba'da molibden madeni, Kalkım'da kurşun madeni var. Demirtepe Altın Madeni Projesi’nin 20 km karşısında, İvrindi'de 2016' da ÇED olumlu raporu almış başka bir altın madeni projesi var. Bütün bunların topluca etkilerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Kazdağı ve Havran'a bütünlüklü olarak bakıp, bu kadar proje bölgeyi nasıl etkileyecek diye araştırmalı. Stratejik Çevresel Değerlendirme yapılmalı. Hükümetin tarım arazilerini madenciliğe açmak yerine yeniden tarım alanı olarak kullanılmasına yönelik teşvik vermesi önerisinde de bulunduk. Orada bir altın madeni yatırımı yapacağına, köylülerin şu an mandıraları yok, mandıralar yapılsın devlet desteğiyle, köylünün sütü değerinde satılsın. Tarımdan ciddi bir kopuş var. Tarımı desteklemek, bu bölgenin yararında olacak."
MADENCİLERDEN ÖNCE KIRSAL KALKINMA MODELLERİYLE KÖYLERE GİTMEK GEREK
Demirtepe Altın Madeni projesinin geri çekilmesini, ÇED olumsuz kararı verilmesini istediklerini söyleyen Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, sivil toplum örgütlerine ve gıda topluluklarına çağrıda bulundu:
"ÇED toplantısına katılmak çin gittiğimizde köylülerden biri, “Ey çevreciler, daha önce niye gelmediniz köyümüze, niye birşey yapmadınız, niye bugün geldiniz?” diye sordu. Bizim, sadece herşeye hayır diyen bir STK olmadığımızı, bölgenin kırsal kalkınması için de çalıştığımızı, Nusratlı Köyü’nde ve diğer bazı köylerde köylülerin ürünlerinin satışına destek olduğumuzu anlattım. Mücadeleye bütünlüklü bakıp, köylere madencilik vb. sorunu olduğunda değil, ondan önce de kırsal kalkınma projeleriyle gitmemiz lazım. Bu konuda çalışanlarla dayanışmamız lazım. Yerel gıda toplulukları var, bu ağların köylere bir maden projesi çıkmadan gitmesi lazım diye düşünüyorum. Bu suçlama beni düşünmeye sevk etti. Herkesin yapabileceği bir şey var. Bunun çözümünü hep birlikte düşünelim."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.