Suçlayıcı ve kıyaslayıcı ifadeler özgüvenini düşürüyor
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, öğrencilere verilecek karnelerin değerlendirilmesi ile ilgili ebeveynlere önerilerde bulundu.
Karne zamanları ya da sınav sonuçlarının açıklandığı zaman dilimlerinin öğrencilerin büyük stres yaşadıkları zaman dilimleri olduğunu belirten Seda Aydoğdu, “Bu durum hem öğrenci hem de aile için zorlayıcı oluyor. Aynı zamanda ebeveyn ve çocuk ilişkisini de olumsuz etkileyen bir süreç yaşanabiliyor. Ev içi sağlıklı iletişimin desteklenmesi ve bireylerin birbirlerini anlayıp talep ve beklentilerin net bir şekilde bilinmesi için anne, baba ve çocuğun kitle iletişim araçları olmadan konuşabilecekleri sakin bir ortam yaratılmalı. Karneye kadar olan ders çalışma sistemi ve notlar değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta karne notunun değil, çocuğun çalışma performansının yani süreç değerlendirilmesinin yapılmasıdır.” dedi.
Suçlayıcı ve kıyaslayıcı ifadeler kullanılmamalı
Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, ebeveynlerin performans anlamında çocuklarının daha iyi olabileceklerini düşündüklerini ve bundan dolayı hayal kırıklığı hissetmelerinin mümkün olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Ebeveynler duygularını çocukları ile sakince paylaşabilir ama duygu ifadelerinde dikkat etmeleri gereken çok önemli bir nokta vardır. Duygu, düşünce ve beklentilerini ifade ederken suçlayıcı, yargılayıcı ve diğer arkadaşlarıyla kıyaslayıcı ifadelerden kesinlikle ve kesinlikle uzak durulmalı. Suçlayıcı ya da kıyaslayıcı ifadeler çocuğun benlik saygısını ve özgüvenini düşürür, kendisini değersiz, yetersiz ve sevilmeyen biri olduğunu düşünmesine sebep olur. Bu durum da içe kapanmasını beraberinde getirir. Çocukta olumlu bir benlik saygısı gelişmesi isteniyorsa ve özgüveninin yüksek olması bekleniyorsa ona karşı kıyaslayıcı ve incitici söylemlerden kaçınılması gerekiyor. Karne notlarının değerlendirilmesinde süreç ön planda olmalı ve çalışma performansıyla ilgili düşünceler paylaşıldıktan sonra neyi nasıl yapabileceğine dair yönlendirmelerde bulunulabilir."
Nota göre ödül veya ceza vermek doğru değil
Ödül ve ceza kavramının çocuklar için çok hassas kavramlar olduğunu vurgulayan Aydoğdu, “Özellikle küçük yaş grubu çocuklar, aldıkları ödüller veya cezalar üzerinden sevilip sevilmediklerine dair çıkarımda bulunabilirler. Yaşla birlikte bu durum ‘ailem beni sadece derslerim iyi olursa sever’ şeklinde daha net çıkarımlarda bulunmalarına sebep olabiliyor. Bu sebeple çocuğun aldığı karne notları üzerinden ödül veya ceza vermenin doğru bir yol olmadığının altını çizmekte fayda var. Süreç değerlendirmesi hakkında olumlu veya olumsuz geri bildirimler verilebilir. Ayrıca çocuğun sürekli ders çalışmasını beklemek çok gerçekçi bir beklenti olmayacaktır. Sosyal hayatın ve ilişkilerinin de gelişimi için oldukça önemli olduğunun bilinmesi büyük önem taşıyor. Bu sebeple konulan sınırlamaların kesinlikle bir dengesi olmalı.” ifadelerini kullandı.
Çocuğun gelişim dönemi dikkate alınmalı
Ödül istenilen bir davranışı pekiştirmek için verilirken cezanın istenilmeyen bir davranış ortaya çıktığında çocuk onu tekrar yapmasın diye verilen bir durum olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ödül ve ceza dengesi kurulurken ebeveynlerin yaptığı en büyük hata, çocuğun hangi gelişim dönemi içerisinde olduğunu düşünmeden hareket etmeleridir. Çocuğun içerisinde bulunduğu gelişim dönemi bilinmeli ve o döneme ait ihtiyaçları da fark edilmeli. Bu ihtiyaçlar yok sayılarak konulan sınırlamaların çocuk üzerinde ve çocukla kurulan ilişki üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği unutulmamalıdır. Ödülde ise maddi olarak çok büyük ödüller verilmemeli veya özellikle okul döneminde konulan teknoloji kullanımının çok üzerine çıkılmamalı. Bu durum tatil dönüşü çocuğun okula ve derslerine adapte olmasını zorlaştıracağı gibi sosyal gelişimini de sekteye uğratabiliyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.