Sürekli Genital Uyarılma Bozukluğuna Dikkat!

Sürekli Genital Uyarılma Bozukluğuna Dikkat!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, Sürekli Genital Uyarılma Bozukluğu ile ilgili açıklamalar yaptı.

Sürekli Genital Uyarılma Bozukluğu’nun sık karşılaşılmayan bir bozukluk olduğunu belirten Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Sürekli genital uyarılma bozukluğu’nda görünüşte cinsel olmayan bir uyaranla veya herhangi bir uyaran olmadan ortaya çıkabilen, saatlerce ya da günlerce süren ve kendiliğinden tamamen gerilemeyen genital uyarılma belirtileri mevcuttur. Bedensel genital uyarılma yanıtları kişi tarafından sıklıkla cinsel arzu ya da istekten bağımsız olarak deneyimlenir, aniden ve beklenmedik şekilde veya istenmeyen şekilde ortaya çıkar ve kişiye çok ciddi sıkıntı verir. Öyle ki bu kişiler günlük yaşam aktivelerini sürdürmekte zorlanır.” dedi.

1631610414-doc-dr-nermin-gunduz.jpg

Ruh sağlığında ciddi bozulmalara yol açabiliyor

Cinsel uyarılmaların olağan orgazmik deneyimle çözülmediğini, saatler veya bazen günleri bulan çoklu orgazmlarla yatıştığını vurgulayan Gündüz, “Sürekli genital uyarılma bozukluğu tanısı konulan kişiler, ruh sağlığında ciddi bozulmaların yanı sıra cinsel işlevlerini ve günlük etkinliklerini sürdürmekte de zorlandıklarını belirtiyorlar. Sürekli genital uyarılma bozukluğu, gerçek yaygınlığından daha düşük oranda tanı konulan bir durumdur. Bu durum, sürekli genital uyarılma yakınması olan kişilerin hiperseksüalite tanısı almaktan korktukları için çoğu zaman yakınmalarını sağlık çalışanları ile paylaşamamalarından kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.

Standart bir tedavisi bulunmuyor

Bu bozukluğu yaşayan kişilerde depresyon, kaygı bozuklukları, suçluluk, utanç, sosyal izolasyon ve intihar düşüncesinin gözlemlenebildiğini ifade eden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz sözlerini şöyle tamamladı:

“Hastalar tarafından sıklıkla utanç verici bir durum olarak algılandığı için çoğu zaman doktorlarıyla bile paylaşamazlar. Sürekli genital uyarılma bozukluğu ile ilgili klinik tablonun neden ortaya çıktığına yönelik çok az şey biliniyor. Depresyon ve anksiyeteyi içeren psikolojik kökenli nedenlerle ilişkili olabileceği gibi damarsal, nörolojik, ilaç kaynaklı süreçlerle de ilişkili olabilir. Bu nedenle ayrıntılı bir inceleme gerekebilir. Nedeni henüz tam belirlenemediği için standart bir tedavisi de yoktur. Vaka bazında tedavi başlanması ve takip edilmesinin uygun olduğunu söyleyebiliriz.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.