SUSAMLI ÇUBUK KRAKER

SUSAMLI ÇUBUK KRAKER

İbrahim Aktaş yazdı

Yazılarımı takip edip, okuyanlar bilirler; ara sıra da olsa, konuya istinaden bir filmden örnek verir ve hatta kısa da olsa filmden esintiler sunarım. Fark ettim ki, uzun zamandır böyle bir örnek yok yazılarımda…

O halde;

Türk sinemasının komedi ustalarından, İnek Şaban mahlasıyla bilinen, rahmetli Kemal Sunal’dan bir film ile başlayalım ve sözü olması gereken yere, futbola; oradan da 1. Lig ekiplerinden Altınordu’ya bağlayalım.

1984 yılında çekilen “Atla Gel Şaban” adlı sinema filminde, bir çeşit bahis oyunu olan at yarışı oynamayı sonradan öğrenen Niyazi (Kemal Sunal), yatırmadığı kuponlarının sürekli kazandığını fark eder. Ancak ne var ki, kazanan kuponları sürekli olarak, işe giderken bindiği aynı minibüste, aynı yolcularla hareket halindeyken ve birbirine çok benzer konuşmaların olduğu zamanlarda doldurduğunu anlar. Öyle ki, minibüsteki koltuğunda otururken Niyazi, başında dikilen yolcunun elindeki pis kokan torba, önündeki koltukta dedikodu yapan teyze, minibüse itiş-kakış binen ve inen yolcular dahi, minibüste oluşan tılsımın birer parçasıdır. Ve Niyazi’nin, bu sihrin etkisiyle doldurduğu at yarışı kuponları sürekli ve eksiksiz kazanmaktadır. Ha bir de, dolmuşçunun yolculuk esnasında çaldığı “şiki şiki bâbâ/ hayni hayni yâbâ” şarkısını unutmayalım…

ssm4.jpg

Filme tekrar döneceğiz…

Dün akşam, Bornova Aziz Kocaoğlu Stadının tribünlerinde yerlerimiz aldık ve heyecanla Altınordu - Kocaelispor maçını bekliyoruz. Müsabakanın İzmir temsilcisi Altınordu için önemini yazmama gerek yok herhalde! Gençliğine ve özlüğüne sonuna kadar güvendiğim İzmir’in Altınordu’su, inanılmaz iyi maçlar çıkarmasına rağmen, içeride ya da dışarıda birçok maçı kaybetmiş ve maalesef ligin dibine demirlemişti. Teknik sorumlu Hüseyin Eroğlu başta olmak üzere, inanıyorum ki tüm futbolcu grubu, tüm teknik heyet ve takımın diğer tüm unsurları, bu durumdan elbet ki hoşnut değillerdi ve değiştirmek için sahadaki gayretlerini biliyorduk. Ancak ve ne vardı ki, geçmiş haftalarda şanssızlıklar, oyuncu grubundaki tecrübe eksikleri ile birleşince, maalesef alışageldiğimiz puan sıralamasından uzaktı Altınordu…

Velhasıl, ben ve son iç saha müsabakalarında, Altınordu’yu beraber izlediğim arkadaşlarım hemen her maçta totem yapmaya başladık. Tribündeki oturma düzeninden tutun da, yediklerimize, konuştuklarımıza kadar… Evet, az önce bahsini vurduğum Kemal Sunal filmindeki gibi…

En son Ankaragücü maçını takım nasıl kazanmıştı? Birbirimize soruyoruz! Erdem, “tamam, herkes aynı düzende otursun” diyor. Mehmet, “o maçta çubuk kraker yemiştik devre arasında” diyor. Ben uyarıyorum; “çubuk kraker değil, susamlı çubuktu o” diyorum ve hemen kaybettiğimiz Samsun maçını hatırlatıyorum; “çubuk kraker yiyince kaybettik beyler, bu maç susamlı olmalı”!

Gerçekten de, Kocaelispor karşısında inanılmaz bir maç izletti bize Altınordu’nun gençleri ilk yarıda… Ancak güzel oyuna sevindiğimiz kadar, kaçan net fırsatlara da çok üzüldük. Dahası, aklımızın almayacağı iki de gol gördük Altınordu kalesinde… Kocaelispor, tam anlamıyla bir kez bile gelmeden rakip kale önüne, iki gol attı ilk yirmi dakikada… Neyse ki, gençler hemen toparlandılar ve devreye 1-2’lik skorla girdi Altınordu… Biz de yaptığımız totemi tamamlamaya, ellerimizde çaylar ve susamlı çubuk krakerler ile…

ssm1.jpg

Ve, mükemmele yakın bir oyun ortaya koyan Altınordu’nun gençleri, ikinci yarıda bir de penaltı atışından faydalanamayarak maçı 3-2 kazanmayı bildiler.

Artık, bizim susamlı çubuk krakerli totemimiz miydi, ikinci yarıda yanımızda coşan Erdem’in, telefonu ile bizlere sürekli dinlettiği “şiki şiki bâbâ” şarkısı mıydı, tribündeki oturma düzenimiz miydi? Yoksa Hüseyin Eroğlu’nun; genç (genç derken, doksan dakikanın yaş ortalaması 24, yani gerçekten genç…), dinamik, akıllı futbol oynayan ve tüm benliklerini sahaya yansıtan aslanları mıydı galip gelerek, Kocaelispor’u evine puansız gönderen?

Totem ya da totemler; elbet ki, işe biraz da eğlence katıyor… Ama sahadaki mücadele ve o mücadelenin karşılığında insanın derisinden fışkıran ter var ya! Yağmursuz ve nemsiz bir günde, kuşanılan formayı sırılsıklam ıslatan… İşte bütün mesele bu!

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.