Ali EYCE
TAPU DAİRELERİ BOMBOŞ!
Sosyal medya üzerinden paylaşım yapmış bir takipçim, üzgün suratları koyarak şu yazıyı yazmış, ‘TAPU DAİRELERİ BOMBOŞ’
Birkaç gün önceki yazımda ekonomistlerin analistlerini okuyarak bir sonuç yazmıştım, devir yatırım değil nakit para devri diye.
Bu paylaşımda hem ekonomistlerin analizlerin ne denli doğru olduğunu gösteriyor, hem de yazımın sonucunun ne kadar doğru olduğunu.
Gayrimenkullerin değeri barış zamanı artar. Hatta sadece barış zamanı değil, istikrarın olduğu zamanlarda artar.
Gayrimenkul bu adı üzerinde, taşıyamazsınız, götüremezsiniz, cebinizde taşıyamazsınız.
Olduğu yerde ve olduğu şekilde durdukça da değil olduğu yer geliştikçe değeri artar bir yatırımdır gayrimenkul.
Emlakçı dostuma sordum, 500 bin ile 700 bin TL arasında satılık ev var mı diye, bordum, bodrum altı kot 1, bordum iki altı kot 2 daireler gösterdi.
Eskilerin tabiriyle köpek bağlasanız gündüz havlar, gece havlar çıkarın beni buradan diye yalvarır cinsinden.
İnsan olduğunuz düşünerek hareket ederseniz ise fiyatlar ikince ellerde 800 Bin TL, sıfırlarda ise 1 Milyon 200 TL başlıyor.
İkisi bir arada mı, üçü bir arada mı istediğinize göre, semtine göre, denizine göre, otoparkına göre, yoluna, hastanesine, parkına, güneşine göre de 4 Bin TL, 10 Bin TL çıkan fiyatlar var.
Vay alanın aklına, vay aldım da ne yapacağım diyenin haline.
Her şeye gelen zam, her şeye geliyor.
Yapımcı dostlarıma soruyorum, ‘günlük, haftalık, aylık fiyatlar değişiyor, maliyetleri hesaplamakta güçlük yaşıyoruz, kardan var geçtik, zarar etmemek için ev yapmıyoruz, projelerimiz askıda’ diyorlar.
Yapan YOK!
Alan YOK!
Satmaya çalışan ÇOK!
Satan TOK!
Barış zamanı ile savaş zamanı insanların dünya görüşleri, ekonomik düşünceleri, yaşam tarzları hiçbir zaman bir değildir.
Ukrayna topraklarında olan savaş bizim savaşımı değil, barışın bir an önce sağlanması için mücadele ediyoruz ama şu da bir gerçek, o savaşın yıkımlarını her gün televizyonlarda görüyoruz.
Başka ülkelere eline bir valizini alıp ailesiyle birlikte kaçan insanların geride bıraktıklarını, bıraktıkları şeyleri ne hallerde kaldığını hep birlikte görüyoruz.
Koca apartmanların bombalarla kibrit kutusu gibi patladığını, caddelerin sokakların yanmış yıkılmış araçlarla olduğunu, lüks caddelerin hurdalığı döndüğünü hep birlikte görüyoruz.
Tamam, savaş bizim savaşımız değil ama insan psikolojisi, ister istemez Yunus Emre’nin sözüne varıyor ve duruyor, durağanlaşıyor.
‘Mal da yalan, mülk de yalan. Gel biraz da sen oyalan’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.