Günümüzde birçok kişi obezite ile tıkınırcasına yemenin aynı şey olduğunu düşünüyor. Obeziteden yakınan her kişinin tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip olduğuna ya da tam tersinin geçerli olduğuna inanıyorlar. Peki bu doğru mudur?

Tabii ki değil!

Tıkınırcasına yeme bozukluğu, tıkınırcasına yeme ataklarıyla karakterize olan bir yeme bozukluğudur. Tıkınırcasına yeme ataklarında kişi kısa sürede normal öğünün iki ya da üç katını yer. Kişi adeta yemek yeme üzerine kontrolünü kaybetmişçesine bu yeme ataklarıyla yüzleşir. Bu atakları çoğunlukla utanç ve suçluluk duyguları takip eder. Tıkınırcasına yeme dönemlerinde insanlar çoğunlukla belirli yiyecek türlerini seçerler. Bu türler genellikle karbonhidrat, şeker veya tuz içeriğinden yüksek besinlerden oluşur.

Öte yandan obezite bir sağlık problemidir. Obezite, sağlık açısından risk oluşturacak şekilde anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımlanabilir. BKİ (beden kitle indeksi) ile ölçülebilir. Kişinin kilogram cinsinden ağırlığının metre cinsinden boyunun karesine (kg/m2) bölünmesiyle tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2016 yılı itibarıyla yetişkin nüfusun %13'ü obeziteden muzdariptir. 1975 ile 2016 yılları arasında dünya çapında görülme sıklığı üç katına çıktığı için küresel bir salgın olarak görülmeye başlanmıştır.

Obezite sorunu yaşayan her kişide tıkınırcasına yeme görülmediği gibi her tıkınırcasına yeme problemi yaşayan kişide de obezite görülmez. Bu iki bozukluk arasında %23 ila %46 arasında değişen yüksek bir görülme sıklığı bulunsa da bunların iki farklı kavram olduğunun bilinmesi önemlidir.

Özetle, her kişi ayrı ayrı sorunlarla baş etmeye çalışmakta ve kendi hayat deneyimlerini yaşamaktadır. Obezite ya da tıkınırcasına yeme bozukluğuyla baş etmeye çalışıyorsanız ya da bunlardan muzdarip birini tanıyorsanız; lütfen bir uzmana danışmaktan çekinmeyin.