Türkiye Bölgedeki Satranç Oyununda Güç Kazanacak
Enerji 21. yüzyılda da küresel güç kavgasında en önemli dinamiklerden biri olmaya devam ediyor.
Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kahriman, Türkiye’nin sahip olduğu jeostratejik konumu dolayısıyla bölgedeki satranç oyunundan güç ve önem kazanarak çıkacağı tespitinde bulunuyor.
Güncel verilerle baktığımızda, kullandığımız enerjinin büyük bir çoğunluğu petrol, kömür, doğal gaz, bitümlü şist gibi fosil yakıtlardan elde ediliyor. Dünya fosil enerji rezervlerinin %70’i Avrasya’da; bunun büyük bölümü de; Ortadoğu’da bulunuyor.
Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kahriman konu hakkında “Ulusal enerji çıkarlarını, uzun vadede yönetmek üzere kendi toprakları dışında hegemonya oluşturabilme potansiyeline sahip olarak bu bölgede bulunan aktif stratejik ülkeler; hem üretici, hem de tüketici konumları da bulunan ABD ve Rusya ile büyük enerji tüketicisi olan AB ülkeleridir. İran-Irak- Suriye ve çevresi; çok büyük rezervlerin yanında kara ve deniz taşımacılığını optimize edecek Basra Körfezi- Doğu Akdeniz ekseninde konumlanmış, sıcak çatışmaların odağı olan oyun alanlarıdır. İran ve Türkiye ise sahip oldukları jeostratejik konumları dolayısı ile bölgedeki satranç oyunundan güç ve önem kazanabilecek, aynı zamanda da sonuçlarından etkilenebilecek jeopolitik eksenlerdir. Bütün bu ülkeler, enerji ekseninde vekaletle yürütülmekte olan savaşların tam ya da kısmi etkili aktörleri olarak bölgedeki denklemde yer alacaklardır” değerlendirmesini yapıyor.
Prof. Dr. Ali Kahriman Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolünü şu cümlelerle özetliyor: “Uzun yıllardan beri ekonomik ve bölgesel gücüyle orantılı olarak, reel dış politikasını; amaçsız, hedefsiz nostalji ve hamaset duyguları yerine, enerji alanı başta olmak üzere ekonomik çıkarlarını, adil ve demokratik bir senaryo ekseninde “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ile şekillendirmeye çalışan Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolü, coğrafya, ekonomi, güvenlik ve diğer unsurlarla ifade edilse de esas olarak enerji kaynaklarının bulunduğu yörelerle, büyük tüketicilerin bulunduğu ülkeler arasında köprü olan coğrafi bütünlüğüdür.
Peki Türkiye bu konuda nasıl bir politika izlemeli? Prof. Dr. Kahriman bu soruyu cevaplarken “Ortadoğu’da enerji kaynakları açsısından zengin olan Irak, Suriye ve çevre ülkelerinin sürüklenmiş oldukları iç savaştan kurtulmasına öncülük edebilecek durumdaki Türkiye’nin, yapmakta olduğu sınır dışı hamlelerin, minimum ekonomik ve beşeri kayıpla, olumlu sonuç verebilmesi için her şeyden önce demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olma özelliğini belirginleştirerek bir barış adası olduğunu iç ve dış dinamiklere göstermesi gerekmektedir. Öte yandan da bölgede yapacağı ileri adımların, bölgenin ekonomik, kültürel ve sosyal istikrarını korumaya yönelik olduğu gerçeğini de şeffaf uygulama ve argümanlarla ortaya koymalıdır. Yani ekopolitik açıdan birincil derecede önemi olmayan etnik, dini ve mezhebi farklılıkları araçsallaştırmayan, bölge halklarının yaşamsal çıkarlarını esas alan politikaları öne çıkarmalıdır. Bu doğru politika değişikliğinin, bölgedeki diğer aktif oyuncuları da dikkatle alan bir denge ile bölgede dramatik olarak açığa çıkarılmak istenen etnik ve mezhebi ayrışmaların da tarafı olmadan, yani ideolojik engellerden sıyrılarak, demokratikleşmeyi hızlandıran eş zamanlı manevralarla güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Ancak bu strateji ile dünya enerji ve ekonomi politikalarına yön veren bir konum kazanılabilir ve enerji savaşlarının yıkıcı etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunulabilir” diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.