Aysel Çakıroğlu
ÜNSÜZ BİR YAZAR
Ünsüz Bir Yazar’ın da dediği gibi; sizi hatırlayan insanlara koşun, zorla kendinizi hatırlattığınız insanlara değil. Tanıdığım gibi kalmadın ben de sevgilim, onun için içime aşk oluşunu sevdim. Ölümüne sevmekti seni ama ölümüne unutmak zorunda kaldım. İçimdeki seni ise bir türlü gömemedim. Seninle çocuk olmak istiyorum baştan emeklemek, yürümek, koşmak ve büyümek. Ben sende tutuklu kaldım sevgilim, kelepçelenmeden. Adı sen olan bu duraktan, sonsuzluğa giden çaresizler treninden, sessiz sedasız sadece seni özlüyorum. Bize aşkı öğretmeye çalıştılar sevgilim kendileri aşktan bir haberken, Aşkımız yaşasın diye ben öldüm sende nefessiz kal sevgilim.
Ünsüz bir yazarın da dediği gibi; benden bir şeyler alacaksan bu onur olsun, şeref olsun eğer bir gün sana yanan içim üşürse bunlar benden sana armağan olsun sevgili. Oysa yıldızlara benzetirdim seni ama sen hep güneşten yana oldun, güneşin ise bir yıldız olduğunu unuttun. Başkalarını sevebilmek için kendimden nefret ettim. Ettim de ne çektiğimi kimseye göstermedim. Hep seninle dertlendim, hâlbuki bizim tek derdimiz hiç derdimizin olmaması yani biz dertsizlikten dertliyiz sevgilim.
Ünsüz bir yazarın da dediği gibi; ellerimdi üzerlerinde olan onlara zarar gelmesin diye, ellerimi kırdılar. Onlar için koruyucu olan ellerimi. Şimdi ise tutunacak el arar olmuşlar. Yaptığım yanlışlar deryaları, denizleri aştı okyanuslara doğru gidiyor sevgilim. Tesadüfen tanıyıp kâbuslarım olacağını bilemedim. İçim hep faili meçhullerle doldu nedenini ve sebebini bulamadım. Hala sevdiğim, özlediğim, gözlerine bakmak istediğim biri var ama yapacak bir şey yok sevgilim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.