Dünya Süt Günü, beslenme açısından büyük öneme sahip olan süt ve süt ürünlerinin tüketiminin artırılmasını, süt içme alışkanlığının kazandırılmasını ve bu konuda kamuoyunda farkındalık yaratılmasını amaçlıyor. Süt üretiminde dünyanın ilk 10 üreticisi içerisinde yer alan Türkiye’de süt içme oranları Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük olduğu görülüyor. Türkiye’de yıllık kişi başı süt tüketimi 24 kilogram civarındayken Avrupa’da bu oran 89 kilogram.

Türkiye’de süt sektörünün büyük bir potansiyel barındırmasına rağmen, henüz hak ettiği konuma gelmediğini vurgulayan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Uysal, “Süt işleyen firmalar,  hammadde sağladıkları yetiştiricilerin önemini kavramış durumdalar. Dolayısıyla onların, kazandıkları sürece kendilerine hammadde getireceklerini biliyorlar. Bu anlamda kısa vadede ilk olarak yetiştiricilerin kooperatif ve birlikler şeklinde örgütlenmeleri desteklenmelidir. Örneğin, bir yıllık süre koyup, desteklemelerin sadece örgütler üzerinden verileceği bakanlık tarafından açıklanmalıdır” dedi.

Süt üretiminde eğitim ve planlama önemli

Küresel iklim değişikliğinin üretime olan etkisinden bahseden Prof. Dr. Uysal,  “Orta vadede ilk olarak, yetiştiricilere kooperatif, birlik, bakanlık ve üniversiteler bileşkesi üzerinden kaliteli süt üretimi konularında eğitimler verilmelidir. İkinci olarak, gelecekte gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı ürün talepleri ile birlikte küresel iklim değişikliği göz önüne alınarak üretim deseni ona göre de oluşturulmalıdır. Bu manada sadece AB ve Rusya’ya değil, İran, orta gelirli nüfusu devamlı artan Çin, gelişmiş Japonya, Suriye ve Irak savaşları sona ermiş bir Orta Doğu, Kuzey Afrika ülkelerine yönelmek gerekmektedir. Burada devlete de önemli görevler düşmektedir. AB ve ABD’de maliyetlerin bir kısmını devlet sübvanse etmekte ve bu ülkeler dünya pazarlarına düşük fiyatlardan ürün verebilmektedirler. Türkiye’de de üretici, sanayici ve ihracatçılara bu konuda gerekli destek sağlanmalıdır” diye konuştu.