Uzmanlar uyardı: Çocuk ve gençlerde ekran kullanımına dikkat
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Damla Eyüboğlu, ekran kullanımının çocuklar ve gençler üzerindeki etkileriyle ilgili açıklamalar yaptı.
Teknolojinin hayatın birçok alanında kolaylık sağladığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Damla Eyüboğlu, “Elektronik medya da gelişen teknolojinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Eskiden ekran deyince sadece televizyon akla gelirken, şimdilerde tablet, bilgisayar, akıllı telefon, notebook diğer ekran çeşitleri olarak evlerimizde yerlerini aldılar. Bu cihazlar başta iletişim aracı olarak kullanılmakla birlikte; eğlence, eğitim ve öğrenim amacıyla da kullanılmaktadır.
Hem kullanım alanlarının çok fazla olması hem de artık daha kolay ulaşılabilir olmaları, her evde birden fazla cihazın bulunmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu da çocukların erken yaştan itibaren daha fazla ekrana maruz kalmasına neden olmaktadır. Çocuk psikiyatrisi kliniklerinde ebeveynler tarafından sıkça sorulan sorular arasında ‘tableti, telefonu kaç yaşında verelim?’ ve ‘ne kadar süre harcasın başında?’ da yer almaktadır. Tabii ki bu soruların cevabı çocuğun yaşıyla ilişkilidir. Ancak yapılan araştırmaların sonucunda çocukların 2 yaşından önce ekranla temas etmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. 2 yaşından önce ekran maruziyeti çocuklarda konuşma gecikmesine, sosyal yetersizliklere, uyku ve dikkat sorunlarına, davranış sorunlarına yol açabilmekte ve çocuğun sağlıklı psikososyal gelişimine engel olabilmektedir. 2 yaşından sonra ise günde 1-2 saati geçmemelidir” dedi.
"Elektronik medya dijital bakıcı konumunda"
Önemli hususlardan birinin de çocuğun ekranda ne zaman ve nerede vakit geçirdiği olduğuna değinen Eyüboğlu, “Günümüz koşullarında ebeveynlik özellikleri bizim kendi anne babalarımızdan gördüğümüzden farklı hale gelmiştir. İşimize daha çok odaklanıp, yaşam koşullarımızı iyileştirmek için daha çok enerji harcıyoruz. Bu nedenle evde çocuklarımıza harcadığımız vakit ve onlara gösterdiğimiz ilgi azalıyor. Biz eve gelip biraz dinlenmek isterken veya dışarı çıkıp bir yerlerde güzel vakit geçirmek isterken, enerjimizi biraz daha kendimize ayırmak istiyoruz. İlgi bekleyen çocuğumuz ise gözümüzün içine bakıyor. Bu noktada imdada akıllı telefon, tablet yetişiyor. Çünkü çocuk ekranı eline aldığı zaman sorun çıkarmadan, sessizce yerinde oturuyor. Tam bu durumda elektronik medya için ‘dijital bakıcı’ tanımlaması yerini bulabilir. İlk etapta çok masum görünen bu durumun, bu bir rutin haline geldikçe çocuğa pek çok zararı olabilir. Çünkü çocuğun dikkati ve ilgisi çevreden küçücük bir ekrana yönlendirilmiş olur. Böylelikle ekrana dalıp giden çocuğun ailesiyle etkileşimi, duygusal paylaşımı ve çevre farkındalığı azalır. Bu durum çocuğun sosyal ilişki sorunları yaşamasına neden olabilir. Ayrıca ekran kullanım süresi arttıkça çocuklarda agresif davranışlar da artmaktadır” ifadelerini kullandı.
"Sosyal medyada zorbalığa maruz kalanlarda depresyon ve intihar artıyor"
Kullanım içeriklerinin dikkatle ele alınması gerektiğini vurgulayan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Damla Eyüboğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çünkü sosyal medyada denetim oldukça kısıtlıdır. Bu nedenle sorumluluk ailelere düşmektedir. Çocukları korumak için ilgilendikleri ağların güvenilir olup olmadığını kontrol etmeleri gerekmektedir. Tamamen kontrol etmek oldukça zordur. Bu yüzden çocuk elektronik medyayı kullanmaya başlamadan önce nasıl kullanacağı, nelere dikkat etmesi gerektiği ve kendini nasıl koruyacağı konusunda mutlaka aileleri tarafından bilgilendirilmelidir. Sosyal medyanın en önemli konularından bir tanesi ise zorbalıktır. Yaşıtları veya kendinden yaşça büyük olanlar tarafından zorbalığa maruz kalan genç için depresyon ve intihar riski artmaktadır. Gençlerin böyle bir durumda ailelerinden yardım almalarının teşvik edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması son derece önemlidir. Tüm bu bildiklerimiz bize çocuğumuzu ekranla tanıştırırken çok dikkat etmemiz gerektiği ve tedbiri elden bırakmamamız gerektiğini düşündürmektedir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.