Gerçekleşen röportajda Vatan Partisi İzmir İl Başkanı Rıfat Mutlu, Vatan Partisi'nin "Neden Hayır" çağrısı yaptığını, halk oylaması sonrasında Türkiye'yi nelerin beklediğini, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Doğu Perinçek yorumunu ve MHP'nin siyasi tavrını, Vatan Partisi gibi "Hayır" diyen Cumhuriyet Halk Partisi'nin "Hayır" derken yaptığı yanlışları değerlendirdi.

Mutlu'nun referandum değerlendirmesinden konu başlıkları şöyle;

Milli Birlik için "Hayır" diyoruz

Ülkemiz 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren PKK Terör Örgütü'ne karşı ve 15 Temmuz 2016 tarihiyle birlikte de FETÖ/PYD'ye karşı ordusuyla, emniyetiyle, korucusu ve milletiyle bir vatan savaşı veriyor.

Verilen bu mücadeleyi etkisizleştirmek için "Evetçi Cephe" ve "Hayırcı Cephe" diye ikiye bölmeye çalışıyorlar. Bu yanlış bir tarif eğer cepheleşme varsa bu "Vatanseverler Cephesi" ve "Bölücüler Cephesi"dir.

Bu nedenle ülkemizin birliği için, halkımızın huzuru için, geçim - üreten ekonomi için ve güçlü bir meclis için biz bu halk oylamasında 'Hayır" diyoruz.

Fakat biz şunun da bilincindeyiz ki, "Evet" diyenle "Hayır" diyen bir kere birbirine düşman değildir. Bu halk oylamasından ne sonuç çıkarsa çıksın biz 17 Nisan'da vermiş olduğumuz vatan mücadelesine kaldığımız yerden devam edeceğiz. "Evet" diyen de bizim kardeşimiz, "Hayır" diyen de bizim kardeşimizdir. Biz bugün "Evet" diyenleri 'Faşist' 'Diktatör' vb. söylemlerle incitmek istemiyoruz.

Biz meclisin işlevinin yitirdiği, bürokratik hükümetin olduğu ve Cumhurbaşkanı'nın yalnızlaştırıldığı bir düzen istemiyoruz. Biz güçlü bir meclisin olduğu, gücünü meclisten alan bir hükümetin olması gerektiğini düşündüğümüz için "Hayır" diyoruz.

Biz "Evet" diyen yurttaşlarımızla bir mücadele içerisinde değiliz, yalnızca onları ikna etmek ve ülke yararına düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.

AKP'nin alternatifi Vatan Partisi'dir

Devlet Bahçeli'nin, Genel Başkanımız Doğu Perinçek ve Vatan Partisi hakkındaki söylemleri ve daha birçok ismin açıklamalarından şu sonuç çıkıyor, AKP iktidarının alternatifi Vatan Partisi'dir. Vatan Partisi; halkçılardan, milliyetçilerden ve bilimsel sosyalistlerden oluşuyor. 15 Temmuzla birlikte milletimizin Muhafazakar-Dindar kesimi de oyunu gördüler.

MHP'li olan vatansever ve önder birçok arkadaşımız da bugün Vatan Partisi saflarına katılmaktadır. MHP'nin efsanevi Kars Belediye Başkanı Mutluer, Vatan Partisi'ne katıldı. Bu gibi örnekleri İzmir'de de görebiliyoruz. Mesela, Bergama'da Ayazkent Belde Belediye Başkanı'da partimize katıldı.

Yine Vatan Partisi olarak, ülkemizin Suriye, Irak, İran ve Rusya ile irtibatlarını kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da Vatan Partisi'nin savunmuş olduğu Şangay İşbirliği Örgütü'ne yakınlaşma siyaseti gütmektedir.

Böylelikle birlikte komşu ülkelerimizle saygı çerçevesinde ilişkilerin artırılmasıyla, ülkemize oralardan sızan terörizm sonlanacak ve Türkiye'nin ticaret kapıları dış dünyaya açılacaktır.

Oylama sonucunda 'Hayır' çıkacağından eminim

Ben gerçekleşecek halk oylaması sonrasında "Hayır" çıkacağından eminim. Hem İzmir için hem Türkiye için bu sonucu düşünüyorum. Çünkü burada parti olayı yok, vatan olayı var. Mesela şimdiler de milliyetçiler toplanıp "Hayır" oyu istiyor, Saadet Partisi "Hayır" oyu veriyor. Birçok farklı siyasi kesim vatan için "Hayır" diyor. Diyelim ki 'Evet' çıktı, Türkiye ne bölünecektir ne de rejimi değişecektir. Türkiye'nin sıkıntılı bir sürece gireceğini düşünmüyorum.

CHP, "Hayırı" yanlış söylüyor

Halk oylaması ama giderken kucaklayıcı olmalıyız ve insanları ötekileştirmekten kaçınmalıyız. CHP gibi "Rejim değişikliği" "Şeriat geliyor" "Diktatörlük kurulacak" gibi söylemler yarardan çok zarar getirir. Halk oylamasından bir şeyler devşirmeye kalmak yanlıştır. Eğer biz bir kişinin sevdiği lidere diktatör dersek, onun bizim yanımızda vatan mücadelesine katılmasını azaltmış oluruz.

Biz referandum sonrası 17 Nisan'da vatan savaşında birlikte olacağımız kitlelerin, yanlış söylemlerle ötelenmesine kesinlikle karşıyız. Böyle söylemlerle olanlarda vatan mücadelesine zarar vermektedir.

Elbette "Hayır" diyebilirler, lakin her öne gelene diktatör-faşist dersek, bu ayrılıklara sebep olur ve düşmanlarımızın istedikleri olur. Bu kritik süreçte bu gibi söylemlere dikkat etmeliyiz.