Dr. Esma Hanoğlu Ateş, hastalığın hiç tedavi görmemiş ya da düzenli tedavi almamış kişilerin öksürme ve hapşırmayla ortama yaydıkları tüberküloz basillerinin diğer kişiler tarafından solunum yoluyla alınmasıyla oluştuğunu söyledi. Dr. Ateş, ''Bu hastalık daha çok akciğerleri tutmakla beraber bütün organları da tutabilir. Tüberküloz mikrobunu solunum yoluyla alan kişiler vücutlarında bu mikrobu taşır. İlerleyen yıllarda bu kişilerden yüzde 5’i ile 10’u verem hastası olur. Hastalarda genel olarak 2-3 haftayı geçen inatçı öksürük, kan tükürme, balgam, nefes darlığı, gece terlemesi, son zamanlarda yaşanan kilo kaybı ve halsizlik gibi şikayetler mevcuttur. Tüberküloz hastalığının kesin tanısı bağlamın mikroskobik incelemesi ya da kültürde üremesiyle konulur. Yine moleküler testler, akciğer röntgeni, tüberküloz deri testi gibi diğer tanı yöntemleri de vardır” dedi.

Hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu kaydeden Dr. Esma Hanoğlu Ateş, “Hasta, tedaviye uyum sağlamazsa, ilaçlara dirençleşebilir ve tedavi şansını kaybedebilir. Tedavi başladıktan 2-3 hafta sonra hastanın bulaştırıcılığı ortadan kalkar. Verem tedavisi tamamen ücretsiz olup ekonomik yetersizliği olan kişilere devlet tarafından bir yıl süreyle kronik hastalık maaşı da bağlanmaktadır. Verem hastalığından korunmanın en iyi yolu bebeklere ikinci ay geldiklerinde yapılan BCG aşısıdır. Bahsedilen şikayetleri olan hastaların verem savaş dispanseri veya göğüs hastalıkları polikliniğine başvurmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.