Banu Pirinçcioğlu
VODAFONE GERİLİM HATTI
Tüketici köşemizde bu hafta.
Telefon mu alacaksınız, operatör mü değiştirmek istiyorsunuz, faturanıza bakıp da kazıklandığınızı mı düşünüyorsunuz? İşte hizmet ayağınıza geldi.
Papatya çayınızı koyun, lavanta yağınızı başınıza sürün, derin bir nefes alın ve başlayın okumaya.
Ekim ayında yaklaşık on senedir kullandığım Turkcell hattıma veda edip Vodafona geçtim. Bile isteye, gönüllü olarak. Herkes yapma dedi, gitme dedi, bak delirirsin dedi yok dedim. Vodafone geliştirdi kendini alt yapısı epey kuvvetli dedim. Neden geçmek istediğimi de geçen seneki Turkcell başlıklı yazımdan okuyabilirsiniz.
Girdim Vodafone dan içeri, geçişimi yaptım, gururla çıktım.
İlk haftayı mükemmel geçirdim. İnanır mısınız asansörde bile çekiyordu.
Operatörü kötüleyenlere gördünüz mü, hahha diyerek havamı da attım.
Evimin heryerinde çekiyordu, salonda, mutfakta, odada. Sokakta, vapurda. Daha ne olsun. Mutluyduk ilk günlerimizde.
Bir haftanın sonunda geçimsizlik başladı. Konuşurken ses kesilmeleri, çekmemeler, ulaşılamamalar. Şehrin epey bir göbeğinde, evimin salonu ile odası arasında kilometreler değil metreler var. Ama gel gör ki, evimin odasında telefonda "hizmet yok" yazısı çıkmaya başladı. Gece telefonu yanıma alayım, deprem olur, sel olur birşey olur desek, telefona güvensek bittik. Çünkü hizmet yok.
Ev tek katlı olup şehrin göbeğindedir. Yani üst kat alt kat farkı yok.
Dahası telefon asansöre binince kesiliyor, asansörden inince de bir kaç dakika beklemek gerekiyor hat gelsin diye.
Meğer Vodafone, müşteri ilk geldiğinde süper über hizmet veriyor, sonra normaline dönüyormuş.
Bu arada tabii size taahhüt ettiriyorlar geçerken. Şu kadar süre çıkamazsın diyor. İyi peki diyorsun mecburen. Sanki bedava hat kullandırıyormuş gibi...
Ya sabır diyerek kırdım dizimi oturdum yerime. Zamanla düzelir herhalde diye ümit ederek
Telefonun çekmemesi bir tarafa internet de feci. Sosyal medyaya giriyorsunuz, resimler açılamıyor. Bir yere fotoğraf video göndermek istiyorsunuz, asla gitmiyor. Mazallah dağın başında kalsam, telefon çekmiyor dur internetten ulaşayım birisine desem yok imkansız. İletişim sıfırın altında.
Bu sırada telefonum düşüp ekranı kırılınca koşa koşa Vodafone dan içeri girip bir telefon aldım. Satış görevlisine de dedim ki, bu elimdeki telefonun bir üst modeli olsun. Ve ekledim, herşey aynı değil mi? Menü, ekran herşey. Çünkü elektronikte alıştığımla devam etmeyi seviyorum. Uğraşmayı sevmiyorum. Herşey aynı diyerek telefonu sattı bana. Telefon düşer kırılır birşey olur diye kasko yapalım mı dedi, evet dedim olur. Parayı da peşin peşin ödeyip, telefonumu torbaya koyup evime geldim. Telefonu açtım, uygulamaları yükleyemiyorum. Uğraş didin, sağa sola sor ve sonunda öğreniyorum ki telefonda Google play yok. Markanın yeni modelde anlaşması bitmiş efendim. Bu küçücük detayı bana vermeyi unutan Vodafone yetkilisine koşarak gidiyorum (aynı gün) telefonu geri vermek istiyorum ama yok diyorlar olmaz. Tüketici mahkemesine gidin, biz telefon iade almayız. (6502 sayılı kanunun cayma hakkı)
Kanun tanımaz Vodafone beni mahkemeye gönderiyor. Elbette aynı gün şikayetimi yapıyorum.
Bu arada bir kaç ay geçiyor ve ben yeter deyip şu operatörden kurtulmak üzere eski operatörüme gidiyorum.
Telefonumdaki uygulamadan bakıyor, benim taahhütüm var mı yok mu, cezam nedir kontrol sağlıyor.
Bir de ne görelim, bana dünyaları tanımlamışlar. Dijital koruma mı istersin, dijital geçiş mi, redbox, sigorta neler neler.
Yani bugün çıktım senden desem bin liraya yakın ceza ödeyeceğim.
Evlilik sözleşmesi gibi mübarek. Sadece tek taraflı bir sözleşme. Çünkü benim haberim yok.
Bile isteye, onay verdiğim tek taahhüt konuşma paketim. Onun dışında kendi rızamla verdiğim hiçbir onayım yok. Ararlar da yanlışlıkla birşey tanımlarlar diye ettikleri telefonları bile açmam.
Neyse Vodafone mavibahçe mağazasına gidiyorum. Orada güzel anılarım var. Telefonu oradan almışım, orada kazıklanmışım. Severim yani.
Aylar evvel bana hizmet vermiş satışçıların hiçbiri yok. Yeni yüzler.
Derdimi anlatıyorum, ve birlikte müşteri hizmetlerini arıyoruz. Yetkili tutturmuş bana aylık taksidiniz var, telefonu taksitle almışsınız diyor. Hayır diyorum yok evet diyor, öyle. Taksitli satış sizinki. Ben epey bir itiraz edince beni beklemeye alıyor (10 dakika kadar) kök salıyorum.
Pardon diyor tamam taksit yokmuş. Kaskoyu iptal et diyorum ve sonunda iptal ediyoruz. Bu sefer dijital koruma çıkıyor karşımıza.
O telefonun satışı esnasında yapılırmış OTOMATİK. Kime sordunuz diyorum, size söylenmiştir diyor.
Ben düşünmeye çalışıyorum. Acaba telefonu aldığım gün kafamı bir yere çarpmış mıydım? Geçici bir hafıza kaybı olmuş olabilir mi?
Yok, olumsuz.
O sırada bana yardımcı Ve çalışan mağazadaki görevli bir taraftan kendi telefonundan sistemlere ulaşmaya çalışıyor bu satışı kim yapmış onu buluyor onu arıyor ve soruyor. Bana satışı yapmış olan kişi artık orada çalışmıyor yazık ki. Telefonda şöyle bir bilgi veriyor görevliye diyor ki evet ben o gün telefonu satarken iki telefon arasındaki bilgi aktarımı yapılmasını istedi müşteri ben de onun parasını aldım. Ancak öyle bir işlem bana yapılmadı. Çünkü zaten bu mağazada işlemi yapacak aparat yoktu. Hiç yapmadığı bir işlemin parasını benden almaya cüret etmiş. Ama bunu bana söylemeyi unutmuş.
Ne yazıkki faturalarını didik didik kontrol eden biri değilim ancak öyle olmam gerekiyormuş bunu bugün daha iyi anladım.
Yapmadığım bir işlem için benden para alınıyor. Geriye dönük alınan bütün bu paraların iadesini istiyorum. Ancak ne mağazadaki yetkili ne de telefondaki yapamıyor, mail atmanız gerekiyor diyor.
Bir yer düşünün mağazasına gidiyorsunuz size her konuda yardım edebilmekle yükümlü olan görevlilerin yetkileri sınırlı. Telefondakinin de yetkisi yok. Yani bir telefonla işimi hallederim sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Karşınızdakiler yetkisiz yetkililer.
Kısacası vodafone sizi delirtmek için Özel eğitimli bir kurum. Çin'in corona silahı gibi Vodafone'un da düşman ülkelerden birinin silahı olduğunu düşünüyorum. Amacı insanları delirtmek çıldırtmak isyan ettirmek. Çözüm odaklılıktan fersah fersah uzakta. Çaktırmadan ince ince sizi soyuyor.
Eğer ki ben sözlü olarak herhangi bir onay vermediysem, eğer ki ben yazılı olarak bir şeyin altına imzamı
7 aydır benden çaktırmadan alınan paraların iadesi için uğraşmam gerekiyor şimdi. Uğraşırız, dert değil. Hele ki alamadığım hizmet için benden para alacağını sanıyorsa Vodafone fena halde yanılıyor.
Eğer ki ben bu operatörden çıkmaya karar verdiysem, hava değişikliği olsun diye değildir. İlla ki bir memnuniyetsizlik olmuştur. O yüzden de, cayarsan sana şu kadar ceza keserim saçmalıklarımı bırakacaksınız bir tarafa.
Hem telefonum çekmeyecek, hem üstüne para ödeyeceğim hem de çeken bir operatöre geçmek istiyorum diye ceza ödeyeceğim. Komik olmalısınız Vodafone.
Aylardır kaç kişinin çağrısını kaçırdım bilseniz.
Daha bugün saat 17:00 de telefonum açık olduğu halde karşı tarafa kapalı vermesi nedeniyle sipariş teslimatımı kaçırdım.
Paramla rezil olduğum yeter bence. Bir de bana ceza kesmeye kalkacaksınız öyle mi?
Telefonumun "hizmet yok" yazılı ekran görüntüleri gün gün mevcut. Delil görmek isterseniz, onlar da hazır.
Bilenler bilir. Çoğu kişi gibi, aman boşver diyen biri değilim. Bunun gibi mevzular için sayısız dava açtım şimdiye kadar. Çoğunu da tabii ki kazandım. Kazanamadıklarım zaman aşımı olanlardı.
Şimdi sabırla okuduysanız,en az benim kadar gerilmiş olmalısınız. Bunun için üzgünüm. Ama en azından çoğunuzun faturasını dikkatle inceleyeceğine eminim.
Bakın bakalım siz uyurken size neler tanımlamışlar, farkında olmadan neler neler için paranızı almışlar.
Çaktırmadan beni kazıklamaya cüret eden, sorunumu çözmeyen ve üstelik çok kötü hizmet veren Vodafone dan şu kalan işlemleri de halledip çıkacağım.
Siz, siz olun, sakın ola reklamlardaki o süper hız, hiper hız, dağda bayırda çeken operatör yalanlarına kanmayın.
Üzülürsünüz.