Yıldırım, "Ekonominin silah ve baskı aracı olarak kullanılması kabul edilemez"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım, "Para kurlarını kullanarak siyasi hedeflere ulaşması çabasını da tüm uluslararası ekonomik sisteminin tehlikeye düşürecek bir hareket olarak değerlendiriyoruz" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, "Ekonominin silah ve baskı aracı olarak kullanılması kabul edilemez. Para kurlarını kullanarak siyasi hedeflere ulaşması çabasını da tüm uluslararası ekonomik sisteminin tehlikeye düşürecek bir hareket olarak değerlendiriyoruz. Doların değişim parası olarak kullanılmasını gerekçe göstererek ABD yönetiminin bazı kişi ve kuruluşlara mahkumiyet vermeye çalışması ne ABD iç hukukuna, ne uluslararası hukuka uygun değildir" ifadelerini kaydetti.
Avrasya Meclis Başkanları 3. Toplantısı, TBMM'nin ev sahipliğinde Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek turizm merkezindeki bir otelde 'Avrasya'da Ekonomik İşbirliği, Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma' temasıyla devam ediyor. 38 ülkenin meclis başkanlarının katıldığı toplantının açılış konuşmasını TBMM Başkanı Binali Yıldırım yaptı.
Endonezya'da meydana gelen depremdeki hasar nedeniyle üzüntü duyduğunu aktaran Binali Yıldırım, toplantıda küresel ölçekte önem taşıyan sorunları ele alıp küresel barış ve istikrara çaba göstereceklerini kaydetti.
Görevlerinin zor, sorumluluklarının ağır olduğuna vurgu yapan Yıldırım, bu zor görevin sadece Avrasya ülkelerine düşmediğini, bütün dünya parlamentolarının kendini sorumlu olarak kabul etmesi gerektiğini belirtti. Yıldırım, Birleşmiş Milletler (BM) daimi ülkelerinin parlamentolarının kendi yönetimleri üzerinde daha etkili olmaları gerektiğini işaret etti.
"Ekonomik baskılar Avrasya'da dengeleri bozuyor"
Baş döndürücü gelişmelere sahne olan dünyada yüzleşmek ve çözüm bulmak zorunda oldukları meseleler olduğunu kaydeden Yıldırım, "İnsanların mağduriyetleri devam ediyor. Suriye'de yangın sönmüyor. Yemen yanıyor. Filistinli kardeşlerimiz özgür ve insanca yaşama hakkını henüz elde edemedi. Afganistan barış ve istikrara hasret. Azerbaycan toprakları işgalde. Kıbrıs Türklerine karşı izolasyon sürüyor, haklarının verilmesi geciktiriliyor. Irak işgal sonrası yeniden toparlanmak üzere gayret gösteriyor. Uygulanan siyasi yaptırımlar, ekonomik baskılar Avrasya'da dengeleri bozuyor. Çevrenin korunması bizlerin ortak meselesi olarak önümüzde duruyor. Dünyamızda savaş, açlık, bulaşıcı hastalık, terör ve doğal afet gibi birçok sorunu bir arada yaşıyoruz. Bu sorunları çözecek olan yine bizleriz" dedi.
"Çevre sorunu hepimizindir"
Hayattaki bütün varlıklardan sorumlu olduklarını söyleyen Binali Yıldırım, "İnsan merkezli hayatı devam ettirmemiz, toprağı ve canlı hayatı korumamızla mümkündür. Havasını, toprağını, suyunu korumamız gereken tek bir dünya var. Kendimize ve tek bir olan dünyaya daha iyi davranmak mecburiyetindeyiz. Sürüleri azalan leylekler, dişleri için katledilen filler, hayat alanları daralan ceylan ve geyiklerin daha iyi korumalıyız. Kuruyan nehirler, kirlenen denizler hayatımızın en büyük kaynaklarıdır. Ortaya çıkan çevre sorunları sadece o ülkeye ait değildir. Hepimizin sorunu ve bu sorundan hepimiz sorumluyuz. Her gün yüzlerce insanın geçmeye çalıştığı Akdeniz'in göçmen mezarlığı haline dönmesi hepimizin vicdani sorumluluğundadır. 700 milyon insanın aşırı beslenme sorunu yaşadığı dünyada, 800 milyon insan açlık sorunu çekiyor. Buna seyirci kalamayız. 10 kişiden birinin temiz suya ulaşamamasını görmezden gelemeyiz. 2050 yılında dünya nüfusu 9,5 milyar ulaşacağından bugünden neler yaşanabileceğini iyi görmeliyiz" diye konuştu.
"Türkiye kalkınma yardımlarında cömert"
Dünyada herkesin iş, aş ve refaha sahip olması için ortak sorumlulukları olduğunu dile getiren TBMM Başkanı Yıldırım, sorumlulukları yerine getirmek için her yıl yapılan toplantıları bir sekretarya altında toplamayı teklif etti. Yıldırım, Türkiye'nin insanı kalkınma çerçevesinde kalkınma yardımlarında cömert davrandığını söyledi. Türkiye'nin 7 yıldan beri 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaptığını kaydeden Yıldırım, "Uluslararası gündemin en önemli maddelerinden biri göçtür. Göç doğru yönetilmelidir. Doğru yönetilirse sürdürülebilir kalkınmaya yardımcı olacaktır" diye konuştu.
"Terör huzurun engelidir"
Türkiye, İran ve Rusya'nın Suriye'de aldığı inisiyatifin meyvelerini vermeye başladığını aktaran Binali Yıldırım, "İdlib'de masum insanların katledilmesinin önüne geçildi. Dünyanın en fazla sosyal yardım yapan ülkeler arasında yerimizi aldık. Çağın belası olan terör birçok ülkenin canını yakıyor. Biz de terörden çok çeken bir ülkeyiz. Terör örgütleri insanların huzuru için en büyük engellerden biridir. Terör ile mücadele uluslararası alanda işbirliği gerektiriyor. Teröristlerin hepsi kötüdür. Görüldükleri yerlerde başları ezilmelidir. Senin teröristin, benim teröristim demeden bu alçak örgütleri gereken dayanışma ve destek gösterilmelidir. Bu örgütlerin silah, lojistik ve para gibi gelirlerine birlikte engel olmak zorundayız" dedi.
FETÖ uyarısı
Terör örgütü FETÖ konusunda da meclis başkanlarına uyarıda bulunan Yıldırım, bu örgütün 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişiminde bulunduğunu, 251 kişiyi şehit ettiğini kaydetti. Örgütün 164 ülkede faaliyet gösterdiğine işaret eden Binali Yıldırım, örgüte karşı dost ülkeleri uyardıklarını ve destek beklediklerini söyledi.
"Ekonominin silah ve baskı aracı olarak kullanılması kabul edilemez"
Yıldırım, barış ve refah için bazı ülkelerin gösterdiği gayretin, bazı ülkeler tarafından tam anlaşılmadığına şahit olduklarını söyleyerek, "Bazı ülkeler ticareti ve sermayeyi engelleyici şekilde korumacılık anlayışını artırdı. Ekonomisi güçlü ülkelerin vurdumduymaz davranışları dünya ekonomisine ve dünya halklarının ortak refahına zarar veriyor. Türkiye olarak çok taraflı ticaret sistemini tehdit eden bu kısıtlamaları, korumacılık eğilimlerini doğru bulmuyoruz. Ekonominin silah ve baskı aracı olarak kullanılması kabul edilemez. Para kurlarını kullanarak siyasi hedeflere ulaşması çabasını da tüm uluslararası ekonomik sisteminin tehlikeye düşürecek bir hareket olarak değerlendiriyoruz. Doların değişim parası olarak kullanılmasını gerekçe göstererek ABD yönetiminin bazı kişi ve kuruluşlara mahkumiyet vermeye çalışması ne ABD iç hukukuna, ne uluslararası hukuka uygun değildir. Uluslararası ticarette herhangi bir para birimine karşı değiliz. Tek yanlı dayatmalar rahatsız edicidir. Bu kapsamda Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde ayrımcı olmayan, kuralla bağlı ticaret sistemini sürdürebilir şekilde korunması önceliğimizdir. Ambargolar, kısıtlamalar ülkeleri yeni arayışları sürüklemektedir. Ulusal paralarla ticaretin teşviki başta olmak üzere alternatiflerin yaklaşımları üzerinde durulması normaldir, gereklidir. Türkiye olarak dış ticarette karşılıklı olarak ulusal para kullanılması teklifini önemsiyor ve destekliyoruz" dedi.
"Bölgesel barışı sağlamanın yolu bellidir"
Sınır aşan sorunlara sınır aşan çözümler getirilmesi vurgusu yapan Yıldırım, "Küresel ısınma teorik bir tartışma olmaktan çıkmıştır. İnsanlığın kaygı ve korkuya sürükleyen sorunları ortadan kaldırmak için bölgesel barış ve istikrarı sağlamanı yolu bellidir. Diğer ülkelerin işlerine karışmamak, uluslararası ilişkilerine saygı göstermek. İkili ve çoklu ticareti kısıtlamaları azaltmak hatta kaldırmak refah yolundaki adımlardır" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.