Yorgancılar, "Ülke olarak dayanıklılık testinden geçiyoruz, başarmak zorundayız"
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, kurlarda yaşanan türbülans nedeniyle oldukça zorlu günler geçirdiğimizi belirtti.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, kurlardaki beklenmedik, ani ve hızlı yükselişin yaz ortasında adeta yoğun kış sisi gibi ekonominin üzerine çöktüğünü söyledi. Yorgancılar, “Neredeyse bir hafta boyunca bir karış önümüzü göremedik. Gelişmeleri algılamak ve açıklamakta zorlandık. Küresel, bölgesel ve ulusal boyuttaki birçok faktörün yaşanan olumsuz gelişmelerde rolü olduğunu sanıyoruz. Ancak, tüm bu faktörler bile bu düzeyde bir kur artışını açıklamakta yetersiz kalıyor. Anlayamadığımız bazı şeyler var. Zamanla yaşanan gelişmeleri daha sağlıklı değerlendirmek, gereken dersleri çıkarmak mümkün olacaktır. Artık önümüze bakmak, stratejik düşünerek karşımıza çıkan koşulları avantaja çevirmek zorundayız” diye konuştu.
Yaşanan zorlu süreçte Türkiye’nin adeta bir dayanıklılık testinden geçtiğini söyleyen Yorgancılar “Ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, BDDK, bankalar ve özellikle de halkımız bu testten başarıyla çıkmıştır. Birlik ve beraberlik anlayışı ile her şeyin üstesinden geleceğiz” dedi. Ünlü filozof Nietzsche’nin “bizi yok etmeyen her şey daha güçlü kılar” deyişine atıfta bulunan Yorgancılar, “İnançla, umutla yeni yollar bulacağız. Şimdi bir daha böyle döviz türbülansları yaşamayacağımız, geleceğe daha umutla ve güvenle bakabileceğimiz daha sağlıklı ekonomik zemini oluşturmalıyız. Bunun için de yaşadığımız süreçten gereken dersleri çıkarmalıyız” dedi.
Yapılması gerekenler
Gelinen süreçte, dış kaynağa özellikle de sıcak paraya dayalı olarak uzun süre yüksek oranlı ve istikrarlı büyümenin mümkün olamayacağını ve sürekli cari açık vermenin spekülatif döviz ataklarını tetikleyebildiğini, bu nedenle yurtiçi tasarruf oranlarını artırmamız gerektiğini kaydeden Yorgancılar şöyle devam etti, “İnşaat gibi yatırım sonrası üretim ve gelire katkısı sınırlı alanlara yönlendirilen kaynakların daha makul düzeylere çekilmesinin zorunlu hale geldiğini, teknoloji yoğunluğu yüksek ürünleri yeterince üretmeden üretim-tüketim deseni uyuşmazlığını aşamayacağımızı, küresel rekabet sürecinde güçlü kalamayacağımızı, enflasyon ve faiz oranlarını rakip ülkeler düzeyine çekmek zorunda olduğumuzu, nihayetinde de mevcut düzeydeki dış girdi ve kaynak bağımlılığının sürdürülemez olduğunu, yeni sanayi yatırımları ve ihracat artışının ekonomideki hastalıkların en iyi panzehiri olduğunu, bir kez daha anladık. Daha güçlü, daha inovatif, daha rekabetçi ekonomiye sahip olmak için sanayi yatırımlarında büyük sıçrama yapmak, tarımdaki potansiyellerimizi daha etkin kullanmak gerekiyor. Bu arada uygun alanlarda üretim ve eğitimi daha etkin olarak entegre etmemiz, temel bilimlerde özel yetenekli çocukları keşfederek özel eğitim kulvarlarına almalıyız. Bilimde ve üretimde ön plana çıkmış bir Türkiye bir daha böylesi ataklara maruz kalmayacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.