Yunanistan’dan Ankara’ya Gelen Gizemli İstihbarat Ne?

Yunanistan’dan Ankara’ya Gelen Gizemli İstihbarat Ne?

Yunanistan Genelkurmay Başkanı, Savunma Bakanı ile yaptığı bir toplantıda 15 Temmuz süreci sonrasını "Türkiye ile tam savaşma zamanı" olarak nitelendirdi.

2016 yılı sonlarındaki bir toplantıda Yunanistan Genelkurmay Başkanı'nın, Türkiye'ye savaş açmak için en iyi zaman olduğunu görüşünü ilettiği ortaya çıktı. Ancak bu 'savaşa' girmemeleri için bir engel vardı önlerinde, Yunanistan'ın mali durumu. Toplantıda bir kritik isim daha vardı, o da 'atarlı' olarak değerlendirilen Yunanistan Savunma Bakanı.
 
İşte bu iddiaların sahibi Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet'in bugün köşesine taşıdığı o iddia;

Yunanistan'ın 'atarlı' bir Savunma Bakanı var.
İsmi, Panos Kammenos.
 
Aşırı sağ partinin liderliğini yapan, bağırdığı zaman ağzı kocaman olan bu iri kıyım adam, son dönemde Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dönük sataşmalarıyla buralarda da haber konusu oluyor.
 
2015'te savunma harcamalarını kısma vaadiyle seçimlerden birinci çıkan Aleksis Çipras, yeterli çoğunluğu elde edemediği için Kemmenos'un partisiyle ittifak yapmak zorunda kalmıştı.
 
Yıllar önce Yunanistan üzerine çalışmış bir akademisyen bana şöyle demişti: “Yunanistan'da sokaktaki çöp toplayıcısından saraydaki cumhurbaşkanına kadar bütün insanların ortak bir özelliği nedir, diye sorulsa, 'Türkiye fobisi/düşmanlığı' cevabını veririm.”
 
YUNANLARIN TÜRKİYE İLE SAVAŞ PLANI EKONOMİK KRİZE TAKILDI
 
Bir ay kadar önce Ankara'da üst düzey bir askeri yetkili ile 15 Temmuz darbe girişiminin TSK'da bıraktığı tahribat üzerine konuşuyorduk.
Sözünü ettiğim askeri yetkili bana, “Savaş uçağı kullanan pilotların yüzde 50'sinin darbe girişimine karıştığı için tutuklandığını, Havacı generallerin de yarısının aynı durumda olduğunu, bu açığı kapatmak için hızlı bir programla çalıştıklarını” anlatıyordu.
Askeri yetkili, tam o sırada Yunanistan'da yapılan bir görüşmeye sözü getirdi.
 
Baş parmağını omuzunun arkasına doğru götürerek, “Onun bilgisi buraya geldi” dedi. (Galiba, MİT ya da Genelkurmay İstihbaratı kast ediyordu)
Peki bu istihbarat neydi?
 
FETÖ'nün Türk ordusu üzerinde bıraktığı hasar, elbette Türkiye'ye kem gözle bakanların dikkatinden kaçmamıştı.
 
Üst düzey askeri yetkilinin anlattığı, Ankara'ya da ulaşan istihbaratın konusu şuydu:
 
2016 sonlarında Yunanistan Genelkurmay Başkanı Evangelos Apostolakis ile Savunma Bakanı Panos Kammenos Türkiye'yi görüşmek üzere bir toplantı yaptılar. Toplantıda Yunan Genelkurmay Başkanı, “Türkiye ile bir savaşa girilmesi halinde en iyi zamanın şimdiki zaman olduğu görüşünü iletti.”
Peki o toplantıdan nasıl bir karar çıkmıştı?
 
Muhatabımın ifadesiyle “Keşke ekonomimiz bu kadar kötü olmasaydı diye düşünüp vazgeçtiler.”
 
FETÖCÜ DARBECİLERİ NEDEN TESLİM ETSİNLER Kİ?
 
Yunanistan'da kafalar, böyle çalışıyor.
 
Bizim buralarda, geçen haftaya kadar, geçmişte bizim gibi darbelerden büyük acılar çekmiş bir ülke olarak Yunanistan'ın 15 Temmuz gecesi ülkelerine sığınan FETÖ'cü askerleri teslim edeceğine dair umutlu bir bekleyiş vardı.
Hoş, darbe girişiminin ertesi günü Çipras, telefonla görüştüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a helikopterle kaçan darbecilerin teslim edileceği sözünü de vermişti.
 
Ancak bu sözünde samimi bile olsa, söz konusu Türkiye'den kaçıp gelen bir grup asker olduğunda Çipras'ın elinden bir şey gelmediğini de görmüş olduk.
 
Hele bir de ihanet söz konusu olduğunda hiçbir sınırı olmayan FETÖ gibi bir yapılanma varsa karşımızda, onların etinden budundan niye yararlanmak istemesinler ki?
 
Ankara'da yukarıda sözünü ettiğim türden tehditlere pabuç bırakılacak bir durum olmadığını da ekleyelim.
Zaten bu bilgileri paylaşan askeri yetkilinin ifadesiyle “15 Temmuz'dan sonra da Ege'deki faaliyetlerden herhangi bir geri dönüş ya da azalma söz konusu olmadı.”
 
Bu konuyu, Yunanistan'ın bize savaş açabilecek cesarete sahip olduğuna inandığım için değil, bizim buralarda ortaya çıkan zafiyet alanlarının oralarda nasıl değerlendirildiğini göstermek için açmak istedim.
 
TSK, FETÖ'nün onca tahribatına rağmen gerektiğinde neler yapabileceğini Fırat Kalkanı Operasyonu'nda gösterdi, göstermeye devam ediyor.
Ama daha güçlü bir Ordu'ya ihtiyaç var.
 
Etrafta karşı karşıya kaldığımız bunca hasmane tutumlar karşısında FETÖ'nün açtığı yaraların kapanmasının aciliyeti ve Ordu'nun caydırıcı gücünün çok daha etkili hale getirilmesi ihtiyacı, düne göre bugün çok daha önemli hale gelmiş durumda.
Meseleye bir de şuradan bakmalıyız.
 
Yunanistan, yakın geçmişte Türkiye'ye karşı düşmanca eylemler yaparken biz ne yaptık, ne yapıyoruz diye kendimize sormamız gerekir.
 
-PKK lideri Abdullah Öcalan, 1999'da yakalanmadan önce Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'nde kalmamış mıydı?
-Yunanistan topraklarındaki Lavrion Kampı'nda PKK'nın, DHKP-C'nin eğitildiği gibi bir realite yok mu karşımızda?
-Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ifadesiyle şimdiye kadar 50 kişinin iadesi talep edildiği halde, bir kişinin bile teslim edilmediğini de biliyoruz artık.
-Bir de üstüne darbe girişiminin fiilen içinde yer almış 8 FETÖ'cünün iadesinin engellenmesi.
Şimdi acı soruyu soruyorum.
Peki, biz bu kötülükler karşısında Yunanistan'a karşı onları kendi topraklarında rahatsız edecek ne yaptık?

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.