ZÜBEYDE HANIM’IN MEZAR TAŞI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Abdulkadir Hazman yazdı...
Dışarıdan emperyalist ülkelerin son yıllarda ülkemiz üzerinde oynadığı oyunları ve ülkemiz içinde de Atatürk’ün şahsına yönelik bazı kendini bilmezlerin saldırılarını da dikkate alırsak bu coşkuyu anlamak pek de zor olmasa gerek. Atatürk, silah arkadaşları ve Anadolu halkının işgalci emperyalistlere karşı verdiği mücadele sonunda binlerce şehit, gazi ve kahraman bu topraklarda özgürce yaşamamızı sağladılar. Onlar bunu tam 98 yıl önce sağlarken biz ne yaptık? Laf kalabalığı yapmadan, o bu demeden gelin bu sorunun cevabını yalnızca evet yalnızca bir tek mezar taşında arayalım ve belki de ‘kafamıza taş düşer’ kendimize geliriz.
Hepinizin bildiği gibi birkaç gün önce “Anneler gününü” kutladık. Yazımıza konu olan mezar taşı da hepimizin “Ana” dediği kadına ait. O mezar taşının hepimizin gerçek ana, babalarının mezar taşlarından bir farkı yok. Özellikle dini bayramlarda mezarlıklara koşup yakınlarımızın mezarına çiçekler bırakıp, mezarı suluyor ve baş uçundaki taşı yıkıyoruz ve de bir fatiha okuyup ayrılıyoruz ya işte o başucundaki taşı yıkarken taşta yazanlar her seferinde yeni okuyormuşçasına okuruz. Bilmem buna hiç dikkat ettiniz mi? Peki bir gün mezara gittiğinizde o mezar taşının yerinde yeller estiğini görseniz acaba ne hissedersiniz? Sanırım hemen mezarlık bekçisini suçlar ve bir dilekçe ile mezarlıklar müdürlüğüne başvurursunuz ve akabinde yeni bir mezar taşı yaptırırsınız ama o yeni mezar taşına da daha önce yazılanları yazdırırsınız, çünkü o sizin hem kutsalınız hem de o mezarda yatana olan saygınızı ifade eder. Evet, buraya kadar kimsenin bir itirazı olduğunu sanmıyorum, ne hoş değil mi?
Peki, ben desem ki 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkıp bir milletin kaderini değiştiren Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Karşıyaka’daki mezar başucu taşı nerededir? Ya da neden yerinde değil de bir depodadır? Kim ya da kimler o mezar taşını oradan söküp çıkarmışlardır? Hiçbir İzmirlinin aklına gelmez mi bugüne kadar o taşın nerede olduğu veya o taşın depodan çıkarılıp Zübeyde Hanım’ın mezarına tekrar konulması. Konuşunca mangalda kül bırakmama konusunda üstümüze yok, evelallah hepimiz Atatürkçüyüz…
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın orijinal başucu mezar taşı İzmir Arkeoloji Müzesi’nin depolarında kaderine terk edilmiş durumdadır. Müzede Mustafa Uzel arkadaşımla bir çalışma yaparken tesadüfen gördüğümüz bu mezar taşının üzerindeki Osmanlıca yazıtı arkadaşım şöyle tercüme etti:
“Hüve’l-baki, Türkiye Reis-i Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin valide’i muhteremleri Zübeyde Hanım Ruhuna rızıken l’illahi el- fatiha.”
Mezar başucu taşında çok güzel bir yazı stiliyle bunlar yazıyor. Bu yazının içeriği kimseyi rahatsız ettiğini sanmıyoruz o zaman geriye bu yazının Osmanlıca yazılması ve bazı laiklik işgüzarlarının bu taşı yerinden sökmesi kalıyor ki, çok yazık, bu taşı kaldıranlar ne yazık ki Atatürk’ün fikirlerini hiç ama hiç anlamamışlar.
Zübeyde Hanım Osmanlı’nın Makedonya ve Teselya’yı fethettikten sonra Konya civarlarından Rumeli’ye göç eden Sofuzade ailesinden Feyzullah Ağa’nın kızı olarak 1857 yılında dünyaya gelmiştir. Zübeyde Hanım 14 Ocak 1923’te İzmir’de vefat eder ve Atatürk’e annesinin vefatı 15 Ocak’ta Eskişehir’de verilir. Atatürk 14 Ocak’ta İzmir’den sabah ayrılmış ama annesi akşam vefat etmiştir. Atatürk Başyaveri Salih Bozok’a bir telgrafla, “Merhumenin münasip bir tarzda merasim-i tedfin iyesini (defin işlerini) ifa ettiriniz.”
Zübeyde Hanım vasiyetinde Beşiktaş’taki Yahya Efendi Türbesinin yakınına defnedilmek istemesine rağmen Atatürk’ün bu emri üzerine annesi Zübeyde Hanım Karşıyaka Ferik Osman Paşa Cami’nin avlusuna defnedilmiştir. Zübeyde Hanımın ilk mezarını kim ya da kimler tarafından yaptırıldığını bilmemekle birlikte bazı kaynaklar Kazım Karabekir yazarken bazıları da Latife Hanım yazmaktadır. Fakat 1940 yılında birileri kendine vazife çıkarmış olsa gerek orijinal mezar bozulmuş ve yerine bir kaya parçası konmuş, kaya parçasına Zübeyde Hanım’ın kabartma bir büstü yerleştirilmiş ve de bu kaya parçasının yanına bir mermer levha yerleştirilerek üzerine “Atatürk’ün anası Zübeyde burada gömülüdür. Ölümü 1923,’’ yazılmıştır. Eh bizden de bu beklenirdi değil mi?
Atatürk 11 Ekim 1925’te İzmir Naim Palas Oteli’nin (şimdiki Atatürk Müzesi) balkonundan Karşıyakalılara şöyle sesleniyordu. “İzmir’in Karşıyakalıları; sizi derin muhabbetle selamlarım… Ben bütün İzmir’i ve İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerine eminim. Yalnız, bir rastlantı beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar, annem sizin sinenizde sizin topraklarınızda yatıyor. Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün, öncelikle Karşıyaka’yı ve oradan da sizin Türk topraklarınızda yatan anamın mezarını gördüm.”
Atatürk’ün bu seslenişinden de anlaşılacağı üzere Atatürk annesini İzmir ve özellikle de Karşıyakalılara emanet etmiştir ve bu emanete öncelikle Karşıyakalıların sahip çıkması gerekmektedir. O zaman bazı işgüzarların Zübeyde Hanım’ın başucu mezar taşını sökmelerine bunca yıl sesiz kalmanın bedelini ödemek için kolları sıvayıp o mezar taşını ait olduğu yere dikmek gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.