İki gün sonra Türkiye’de 85 milyon insandan oy kullanmaya kanunen hak sahibi olan 65 milyon kişi oy kullanmak üzere sandıkların başına gidecek.

Binlerce polis seçimlerin güvenli şekilde yapılması için önlemler alacak.

Binlerce memur seçimlerin hakkıyla gerçekleşmesi için sandıklarda görev yapacak.

Sabahın erken saatlerinde başlayacak seçim ve seçim sonrası Türkiye, gece yarısına ve belki de sabaha karşı bir seçimi daha demokrasi zaferiyle taçlandırarak 100 yaşını doldurup, yeni yüzyılına girecek.

Kolay kurulmadı Türkiye Cumhuriyeti!

Bugünlere de kolay kolay gelmedi.

Önce sınırları dışındaki ülkelere karşı bağımsızlık mücadelesi verip kazandı, sonra kendi içinde bağımsız, güvenilir ve geliştirici yönetimler oluşturarak yoluna devam etmeye çalıştı.

Her şeyde evrenselliği kabul ettiğimiz dünyada Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şekli ve yönetim tarzıyla ilgili çok da bağımsız olduğumuzu söylemek mümkün değil.

Bizim dünyanın diğer ülkelerinde olan bitenlerle ilgili olarak nasıl bir takım beklentilerimiz varsa, Türkiye’de olan ve bitenlerle ilgili olarak da sınırlarımızın dışındaki diğer ülkelerin beklentileri var.

Kimi beklentiler Türkiye Cumhuriyeti için iyi iken, kimi beklentiler Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesine engellemek ve hatta mümkünse yıkmak temeline daha dayanabiliyor.

Bir ülkenin kurulması nasıl kurşun atarak, kan akıtarak, can vererek oluyorsa, bir ülkenin yaşaması da eğilmeden, bükülmeden, özgür idaremizle oyumuzu kullanmaktan, demokrasinin çalışmasına destek olmaktan geçiyor.

Bu yüzden Pazar günü kullanacağımız oyun, direk kendi menfaatlerimize hitap etmiyor, kullanmasam da kullanmasam da cebine beş kuruş para veren yok gibisinden düşünmeden ülkemizin ve ülkemizde yaşayan bütün insanların ve özellikle de gençlerin ve çocukların geleceğini tayin etmekte önemli bir oy olduğunu düşünelim.

Mutlaka sandıkların başına gidelim, kimliğimizi gösterelim, vatandaşlık görevimizi yerine getirip, ülkemize sahip çıkıp, demokrasiye sahip çıkıp (boş, geçersiz dahi olsa) oyumuzu kullanalım.

Seçimler ülkelerin kendi geleceklerine tayin etme taşı olduğu gibi, seçimler ülkelerin başka ülkeler tarafından saygı duyulmasının en büyük temel taşı.

Çünkü seçimler sonuçları ne olursa olsun, birlik ve beraberliğin en büyük nişanesi.

Bu yüzden oyumuzu mutlaka kullanalım.

Ama kullanırken de acele etmeyelim.

Bir fikrimiz, bir görüşümüz, bir tarafımız varsa onun için kullandığımız oyun geçerli olması için acele de etmeyelim.

Sandıkta insanların durma süresi, oy kullanma süresi diye bir şey.

Makul zaman içinde, acele etmeden oyumuzu kullanalım.

İradesi belli olan oyunuzun iradesiz, geçersiz olmaması için oy kullanırken acele etmeyelim.

Bastığımız mührün kurumasını bekleyelim ve sonra katlayıp zarfın içine koyalım.

Acele etmeyelim!

Kimse sizin hangi partiye oy verdiğinizi göremez, bilemez, görse de, bilse de fark etmez.

Önemli olan sizin sandığın başına gitmeniz, kanuni hakkınızı kullanmanız ve bu hakkı kullanırken acele ederek, telaş yaparak, korku içinde kalarak oyunuzu geçersiz hale getirmeyin.

En son yapılan seçimlerde kullanılan milyonlarca oy, acele etmekten, tepki vermekten geçersiz oldu.

‘Acele işe şeytan karışır’ sözünü hatırlayın.

Acele etmeyin, oyunuza sahip çıkın ve geçerli olacak şekilde oyunuzu kullanın!

Bu ülke bugün de hepimizin, gelecekte de hepimizin çocuklarının!