Banu Pirinçcioğlu
AH BU SİGORTA ŞİRKETLERİ YOK MU
Peşinizden koşarlar önce. Ararlar, açmazsınız başka numaradan yine ararlar. Sigortalı olmanın faydalarını anlata anlata bitiremezler.
Sigortalı olun diye türlü indirimler, ödeme seçenekleri, binbir taklalar atarlar.
Sağlık sigortası, ev sigortası, araba sigortası, her birini tek tek alın isterler.
O kadar ikna olursunuz ki, almaya karar verirsiniz.
İlk olayda duvara toslarsınız. Seni saraylarda yaşatacağım, elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyeceğim diyen sigortacı, iş tazminat ödemeye gelince başka biri olur. Sigortaya evrak gönderirsiniz, hemen bir sorgu başlar. Mesela sağlık sigortasıdır, doktorunuz sizden sağlığınızı etkilediğini düşündüğü bazı vitamin değerlerini görmek istemiştir. O noktada sigorta başkanı dur der. Sen ne demeye vitamine baktırıyorsun? Hani sanki vitamin denen şey estetik bir olaymış gibi yaklaşılır. O vitamini ödememek için ne derelerden ne sular getirilir. Günler süren yazışmalar başlar. Vitaminin neden ve nasıl gerekli olduğunu anlatırsınız. Doktorunuz yazılı anlatır, gerekirse şekil çizilir, sağlık ansiklopedileri örnek gösterilir. Sonunda ikna olur.
Sigorta şirketi anlamaz bir türlü. D vitamini eksikliği neye yol açar, B12 eksikse hangi hastalıklar beklenir, asla anlamaz. Sigorta şirketinin gözünde vitamin güzellik ve gençlikle alakalıdır. Olmasa da olur.
Evi sigortalatırsınız. Evdeki hasar için sigorta yapılmıştır, yine sigorta şirketi büyük heveslerle kapmıştır sizden anlaşmayı.
Hasar günü gelir. Kapıda sigorta eksperi, başlar Sherlockçuluğa. Acaba gerçekten bu hasar olmuşmudur? Olduysa nasıl olmuştur? Acaba ev sakini bir balta alıp eline su borusunu mu patlatmıştır? Ne olmuştur acaba?
Geçen sene bizzat yaşadım. Şiddetli fırtınadan evdeki pencere güm diye açıldı bir daha da kapanmadı. Eksper geldi. Bir fotoğraflar bir incelemeler. Yakın plan almalar.
Olayı anlatırmısınız?
Yani olay yok, oturuyorduk, dışarda hiddetli rüzgar vardı, bir anda pencere açıldı, bu kadar.
Olay gününün hava durumu raporları alındı. Şaka yapmıyorum, gerçekten hava durumuna bakıldı. Allahtan günü aklımda tutmuşum. Yoksa uğraş dur fırtına günü araştırmakla.
Yine aynı sigorta şirketleri der ki, aracınızla bir hayvana çarptığınızda veteriner masrafını sigortanız öder.
Birgün başınıza gelir, çarptığınız kediyi kapıp götürürsünüz, sigorta der ki ama sahibi var mı? Sahipliyse öderim yoksa ödemem.
Aynı zamanda ekler, yani sokaklar kedi köpek dolu hepsini karşılamayız.
Sanki poliçe sahipleri yollarda bilgisayar oyunu misali çarpılmadık kedi köpek bırakmıyormuş gibi.
İşi bilen, peşine düşüyor, araştırıyor, itirazını yapıyor. Ve sonunda sigorta şirketinden tazminatını alıyor.
Sigorta şirketleri de kendi içinde farklı tavır sergiliyor.
Bazı sigortalar, örneğin quicksigorta,axa sigorta sokak hayvanlarına çarpma durumunda dosya açıyor.
Aksigorta ise dosya bile açmıyor. Baştan konuyu daha açmadan kapatıyor yani.
Siz de ne yapıyorsunuz, yılmıyor ve işin peşine düşüyorsunuz. Itiraz ediyorsunuz, tahkim kuruluna gidiyorsunuz. Az birşey uğraşıyorsunuz ancak sonunda hakkınızı alıyorsunuz. Ne yazık ki, herşeyde olduğu gibi, sigorta konusunda da tırmalamak gerekiyor. Kimse altın tepside imkan sunmuyor. Sunacak gibi yapıyor ancak imzayı atınca işler değişiyor.
Haklarınızı bilin. Birisi size hayır dediğinde hemen kabullenmek yerine sorgulayın, araştırın. Zahmet olacak ama birazcık sesinizi çıkarın. Her zamanki gibi susmak yerine hakkınızı arayın.
Arayın bakın neler bulacaksınız...