Başkan Kocaoğlu, "İlk ve gerçek dönüşümü biz yaptık"
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun 3 dönemdir uyguladığı model artık üniversitelerin de gündeminde.
Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen ve iki gün sürecek "Yerel Yönetimde İzmir Modeli" başlıklı sempozyumda konuşan Prof. Dr. İlhan Tekeli, İzmir Modeli'ni beyaz kitap örneğiyle açıkladı: "Genellikle uzun dönem belediye başkanlığı yapmış kişiler beyaz kitap yayınlarlar. Yaptıkları işleri içeren resimlerin yan yana gelmesinden oluşan bir kitaptır bu. Ama Aziz Bey ayrılırken bir beyaz kitap değil bir İzmir Modeli yayınlıyor. Bu önemi bir farklılık. Aziz Bey için hayat, geçmişiyle değil geleceğiyle anlamlı demek. Beyaz kitap 'artık ben bundan sonra geçmişimle yaşacağım' demek. İzmir modeli ise 'hala benim geleceğimde bir şey var' demek."
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Başkan Aziz Kocaoğlu döneminde hayata geçirdiği yatırım ve projelerle birlikte literatüre ‘İzmir Modeli’ olarak geçen yerelde kalkınma stratejileri, Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen sempozyumda masaya yatırılıyor. Ülkenin önde gelen akademisyenlerinin sunumlarıyla gerçekleşen "Yerel Yönetimde İzmir Modeli" başlıklı sempozyum, İzmir Akdeniz Akademisi ve Yaşar Üniversitesi koordinasyonunda düzenleniyor. İki gün sürecek sempozyumun açılış bölümünde konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, modeli oluşturan çalışma ve uygulamaları anlattı.
İzmir Modeli'nin zemini katılımcı yönetişim
Yerel yönetimlerin her alanda yaşam kalitesini yükseltmekten ve kentin kalkınmasından sorumlu olduğu düşüncesiyle hareket ettiklerini söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, "Bu doğrultuda bir stratejik plan yaptık. Yatırımlarla ilgili 12 yıllık bir projeksiyon çizdik. Bizim İzmirlilere 'size şunu vereceğiz' deme hakkımız yok, karşılıklı konuşarak 'sizin ihtiyacınız ne' diye sormamız gerektiğini düşündük. Buna katılımcı yönetişim diyorlar. İzmir Modeli'nin oturduğu zemin budur" diye konuştu.
Kalkınmanın gerçekleşmesi kapsamındaki çalışmalara ilk olarak Yarımada'da başladıklarını dile getiren Başkan Aziz Kocaoğlu, şöyle devam etti:
"Yarımada Türkiye'nin en önemli coğrafyalarından bir tanesi. 171 hektarlık bu bölgenin nasıl kalkınacağına ilişkin bir yarışma yaptık. 130'a yakın proje çıktı. Bunların içinden uygulanabilecek 10 tanesiyle Yarımada, Türkiye'de ve dünyada tanınır oldu. Küçük Menderes'te 5 kooperatif bulmuştuk ve hedefe yürüyorduk. Bu arada Gediz ve Bakırçay'ın stratejik planını yaptık. Bu çalışmalar 4 sene sürdü. Küçük Menderes kooperatifçilik eğilimiyle pik yaptı. Çalıştığımız 5 kooperatif her açıdan 10 katından fazla büyüdü. Gediz ve Bakırçay'da da kooperatifçiliği teşvik etmeye çalışıyoruz."
Bir zamanlar kredi bile alamıyorduk
Başkan Aziz Kocaoğlu, kentin tüm yatırımlarına kentliyle beraber karar verdiklerini, bunu da hem kullanma, hem koruma duygusu geliştirdiğini vurgulayarak, "2004 yılına kadar Türkiye'nin üçüncü borçlu belediyesiydik. Masaya oturduğumuzda o zamanın parasıyla 1 katrilyon 804 trilyon borcumuz vardı. İlk aylarımız gece yarılarına kadar hesap yaparak geçti. Hayal ettiklerimizi, bilimsel çalışmalarla belirlediğimiz yol haritamızı bu borçları ödedikten sonra gerçekleştirdik. Eğer sağlam bir finans yönetiminiz yoksa bunları gerçekleştirmeniz mümkün değil. Görev geldiğimde uzun yıllardır bize kimse kredi vermiyordu. Bütün bankaların genel müdürlüklerini ziyaret ettim, kimse kredi vermedi. Bugün ise dünya finans piyasasından kefilsiz, hazine garantisiz borçlanabiliyoruz " şeklinde konuştu.
Topyekün kalkınma
Başkan Kocaoğlu, İzmir kalkınmasını tüm sektörlerle birlikte değerlendirdiklerini belirterek şöyle devam etti:
"Kalkınma topyekün bir şey. Sadece tarıma, sadece sanayiye yönelip diğerlerini ihmal etmek olmaz. Mesela OSB'lere ciddi altyapı yatırımı yaptık. Stratejik planda bizim İzmir için en önemli tespitimiz şu oldu: İzmir sanayide gelişimini sürdürecektir. Potansiyeli yüksektir, dünyaya açılabilecek güçtedir. Tarım ihmal edilmiştir. Tarıma ilk yüzünü dönen, destek olan, tarımın, çiftçinin ne kadar önemli olduğunu ülke gündemine getiren biz olduk. Bugün son ekonomik krizden sonra tarımı ağzına almayanlar, artık tarımı konuşmaya başladı. Üretimi ağzına almayanlar üretimi konuşmaya başladı. Neden; çünkü başka çıkış yolu yok! Ben ekonomi tahsili yaptım. Türkiye'de bugün uygulanan kalkınma modelinin doğru olmadığına, kesinlikle satacak malı ve parası olan devletlerin sistemi olduğuna, bu modelle kaynaklarımızın giderek zayıflayacağına üniversite yıllarından beri inanmaktayım. Sadece konut, sadece para politikası ve finans oyunlarıyla bu ülkenin kalkınamayacağını, katma değeri yüksek ürün üretenlerin çok daha büyüyerek çıkacağını yıllar önce söylemiştim. Ama ne kadar fırtına atlattık. Askeri müdahalelerin, muhtıraların enflasyonu ve devalüasyonu takip ettiğini görebiliriz."
İzmir'in gizli potansiyeli
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentin gizli potansiyelinin turizm ve hizmet sektörü olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"İzmir doğası, denizi, ören yerleri, insanı, yaşam biçimi ile dünyada pik yapmaya hazır bir kent. Bu kentin dünya ligine çıkması, hizmet sektörünün, bununla birlikte kültürün sanatın büyümesine bağlıdır. Fuar İzmir, AASSM, Opera Binası, İnciraltı'nın planlanması buradan çıktı. Bunların hepsi aklın ve bilimin rehberliğinde çalışarak çıktı. Buradan bir İzmir Deniz projesi çıktı. Bugün İzmir kim ne derse desin ciddi bir gelişme içindedir. İzmir 70'li yıllarla 2000'li yıllar arasındaki tozlanmış durumundan kopmuştur. Bunu yatak kapasitesinden ekonomik faaliyetlerden anlıyoruz. Universiade'ı yaptığımızda 2005 yılında kentte protokolü ağırlayacak otel bile yoktu."
İlk ve gerçek dönüşümü biz yaptık
Kentsel dönüşümün son iki yerel seçim sürecinin başat söylemlerini oluşturduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu, "Ama hala bugün kentsel dönüşüm yapan bir kurum ve belediye yok. Kentsel dönüşüm için 8 sene bilfiil uğraşarak ilk doğru uygulamayı Uzundere ve Örnekköy'de biz yaptık. İlk projeyi bitirip mal sahiplerine teslim ettik, çok memnunlar. Yerinde, yoğunluk artırmadan, yaşanabilecek sosyal donatı alanları olan, insanları aynı yerde oturtarak ve belediyeye kamuya bir kuruş çıkar sağlamadan, orada ne rant varsa onu mal sahiplerine vererek başlattığımız yöntem başarılı oldu. Bu model Türkiye'de uygulanacaktır. Bu modelin özünde yüzde 100 anlaşma vardır. Birlikte yürümek vardır. Hazırladığımız 5-6 ada var ama ekonomik krizden sonra hızlanacak."
Kent merkezi dışındaki ilçelerde hizmet veren kooperatif ve birlik üyesi toplu taşımacıları sistem içine alacak çalışmanın da seçimden sonra kim gelirse gelsin uygulanması gerektiğini dile getiren Başkan Aziz Kocaoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
"Biliyorsunuz 4 ay sonra bırakıyorum. Umuyorum aynı felsefede, aynı dünya görüşünde birisi mutlaka gelecektir. Bizden aldığı bayrağı ve İzmir'i daha da ileriye götürecektir."
Prof. Dr. Tekeli'den çarpıcı yorumlar
Sempozyumun açılış oturumunda ise İzmir Akdeniz Akademisi Kurucu Onursal Başkanı Prof. Dr. İlhan Tekeli, "İzmir Modeli Hangi Değerler Üzerinden Hangi Yöntemle Nasıl Bir İddia Taşıyor?" başlıklı bir konuşma yaptı. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli şehir ve bölge plancılarından biri olan Tekeli, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesi dikkatlerin iyi yerel yönetim tartışmasına yöneldiğini belirterek şunları kaydetti:
"Şu dakikada Türkiye demokrasisi ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Türkiye demokrasisinde kronik problemler vardır. Bu problemlere biz yaşayarak alışıyoruz, farkında olmuyoruz. Oysa burada tartıştığımız İzmir Modeli bir demokratik yerel yönetim modelidir. Yerel yönetimleri demokratik olmadan, ülkede 1. sınıf demokrasi olamayacağını düşünüyorum. Tarihimiz boyunca merkezden gelen tepeden inme modernleşme çalışmaları sürekli olarak demokrasi açığı yaratmıştır. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra demokrasi açığı daha da büyümüştür. Geçmişte belediye seçimleri kampanyalarında hizmet yarışı sloganı vardı. Ama bu yetmez. Niye? Çünkü hizmetin yapılmasından daha önemli olan nasıl yapıldığıdır. Tepeden inme, oraya yabancılaşmış bir hizmetle, oradaki insanların katılımıyla formülize edilmiş bir hizmet & ccedil;ok farklıdır. Demokrasi neleri yapacağını söylemekten çok nasıl yapılacağını söylemektir. Demokrasi açığı kavramı, Türkiye'deki demokrasiyi değerlendirmek açısından kullanılabilecek bir temel kavramdır. Siyasi kültür içinde, demokrasinin varlığını geliştirmek için seçim yapılması tek başına yeterli değildir. Her kararın müzakereye açık olması, uygulamanın denetim kurumlarına hesap vermeye açık olması gerekir. Bir demokrasi yalnız birinci ölçütle çalışıyorsa seçim anlamını kaybeder, diktatörlerin seçimine dönüşür. Eğer demokrasi açığını kapatmak gibi bir kaygınız varsa, yerel yönetimlerin demokratik işleyişinin önünü açmak gerekir. Bunu nasıl yapılacağının cevabı İzmir Modeli ile verilmektedir. İzmir Modeli, aktif yurttaşlığın önünü açmaktadır. Türkiye'de hakim olan pasif yur ttaşlar demokrasisi ile bir yere varılamaz."
İzmir Modeli demokrasi çağrısı
Prof Dr. İlhan Tekeli, İzmir Modeli'nin Türkiye'ye bir demokrasi çağrısı olduğunu ifade ederek, "İzmir Modeli'nin temel yaklaşımlarından biri olan İzmir Deniz, İzmir Tarih ve Kültürpark projelerinin hepsi birer kollektif üründür" diye konuştu. Yerelden kalkınma iddiasının Aziz Kocaoğlu'nun uygulamalarıyla gözleyerek elde edilen bir veri olduğunu belirten Prof. Dr. Tekeli, "Genellikle uzun dönem belediye başkanlığı yapmış kişiler 'beyaz kitap' yayınlarlar. Yaptıkları işleri içeren resimlerin yan yana gelmesinden oluşan bir kitaptır. Ama Aziz Bey ayrılırken bir beyaz kitap yayınlamıyor. Bir İzmir Modeli yayınlıyor. Bu önemi bir farklılık. Aziz Bey için hayat, geçmişiyle değil geleceğiyle anlamlı demek. Beyaz kitap 'artık ben bundan sonra geçmişimle yaşacağım' demek. İzmir modeli ise 'hala benim geleceğimde bir şey var' demek. Ben bunun önem li bir iddia olduğunu düşünüyorum" dedi.
İzmir Belediyesi'nin farkı
Prof. Dr. Tekeli, bugünkü vesayet anlayışı içinde yerel yönetimlere ilişkin son yasal düzenlemelerin de ardından demokratik yerel yönetimden söz edilemeyeceğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Bu çekincileri kaldırmadan 1. sınıf demokrasi olamaz. Burada İzmir pratiğinin özgünlüğü var. İzmir Modeli'nde ısrarla vurgulanan ve özgünlüğünü teşkil eden bir durum daha var. Belediyenin yapısındaki inovatif yapı.. Bu inovatif yapıyla rutin yapı varlığını birbiriyle tepişmeden sürdürebiliyor. Bu da Aziz Kocaoğlu'nun yönetim anlayışının bir sonucu."
İzmir Modeli uluslararası boyuta taşınmalı
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rektör Cemali Dinçer ise Yaşar Üniversitesi olarak İzmir'le ilgili her konuya özel önem verdiklerini, bulunduğu kente ışık tutan bir üniversite olmaya çabaladıklarını söyledi. Tüm yerel yönetimlerle yoğun bir işbirliği içinde olduklarını vurgulayan Dinçer, "Stratejik planımızın bir parçası olarak yerelde toplumsal katkı sağlama hedefiyle çalışıyoruz. Sempozyuma bu anlayışımızın bir gereği olarak memnuniyetle ev sahipliği yapıyoruz. İzmir yerel yönetim modeli, yerel yönetim üniversite işbirliğinin en yetkin örneklerinden biridir. Diğer tüm kuruluşlarımıza örnek olmasını diliyorum. Elde edilen başarılı sonuç Aziz Kocaoğlu ve ekibinin bilimsel çalışmalara verdiği değerin göstergesidir. Burada yapılan tartışma ve değerlendirmelerin yerel yönetim literatürüne katkı sağlayacağı açıktır. Bu çalışmaların uluslararası boyuta taşınacağına İzmir'in başarısının uluslararası literatürde hak ettiği yeri alacağına inanıyorum" diye konuştu.
İki gün sürecek sempozyumda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yönetim modeli çerçevesinde “Mali Disiplin ve Stratejik Planlama”, “Yerelde Kalkınma”, “Toplu Ulaşım”, “Sosyal Hizmetler”, “Körfez Olgusu ve Çevre”, “Katılımcı Planlama-Dönüşüm”, “Kültür ve Akdeniz Akademisi” başlıkları ele alınacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.