Sevdiye AKTEKİN

Sevdiye AKTEKİN

Belki… “Bir Umut…”

Son zamanlarda umut dolu yazılar yazmadığımı fark ettim. Eskiden olsa, tam bir yaz insanı olduğum için, soğuyan havalarla ruh halimin bozulduğunu düşünürdüm. Ama sanırım gerçekten büyüdüm. Ruh halimin bozulmasının sebebi ise soğuyan havalar falan değil. Acı çeken hayvanlar, şiddet gören kadınlar, birbirine zorbalık yapan hatta öldüren çocuklar. İçimdeki 90lar çocuğu, kulağındaki Türkçe pop dansını devam ettirmeye çalışamaz artık. Umut etmek için sığınacağı şey kaçmak olamaz.

Ülke olarak, Dünya olarak hatta Çağ olarak içinde yaşaması sancılı bir dönemdeyiz. Evet, bir çoğumuz hayat amacının, hayallerinin uzağında yaşıyor. Maddi olarak yaşadığımız zorluklara, toplumsal olaylar, çocuklarımızın gelecekleriyle ilgili duyduğumuz kaygılar yükleniyor. Hiçbir şey düşünmeden sadece durmak istediğimiz zamanlar oluyor. Bir anlığına izlediğimiz videoyu durdurduğumuz gibi sadece bir dokunuşla durmak istiyoruz. Dinlenmek, rahatlamak, bir yere, bir şeye, bir kişiye yetişmeye çalışmamak. Beklentisiz bir şekilde durmak.

Sonra gülmek istiyoruz. Zoraki değil, “Aman şimdi ortamı bozmayayım.” gülüşü değil kastettiğim. Gerçekten mutlu olduğumuz için gülmek istiyoruz.

Akşam haberlerini dinlerken “Bugün kötü bir şey duymak istemiyorum” diyerek haber kanalı tercihi yapmak istemiyoruz mesela. Canımızın istediği kanalı izlemek ve o kanalda ülkedeki iyi şeyleri duymak istiyoruz.

Peki tüm bunları bugünlerde yapamıyoruz diye umudumuzu ellerimizin arasından bırakıyor muyuz?

Hayır. Kesinlikle hayır!

Silkelenip kendimize geliyoruz. Tek, tek her birimiz. Her birimiz birleşince bir toplum oluşuyor. Bizi rahatsız eden konuları, kilim altı yapmadan kendimiz için harekete geçiyoruz.

Zorbalık konusu hakkında endişeliysek eğer evde çocuğumuzu daha iyi izliyoruz. Uzman yardımına, sadece zorbalığa maruz kalan çocukların aileleri başvurmamalı. Ayrıca zorbalık yapan taraftaki çocuklarımızı fark ettiğimizde de onların aileleri olarak bir uzmana başvurmalıyız. Çünkü önemli olan olaylar, kimin haklı veya haksız olduğu değil. “Çocuktur ya olur böyle kavgalar.” “Ne var canım iki itiş kakış.” Değil şuan konuştuğumuz. Her yaş grubundan çocuklar risk altında. Bir kısım zarar görme riski diğer taraf suçlu olma riski taşıyor. Ruh hali sağlıklı çocuklar yetiştirmek önemli olan. Hepimiz çocuklarımıza tarafsızca, iç savunma yapmadan bakarsak belki de akran zorbalığı konusunu birkaç ay sonra konuşmuyor olacağız.

Her çocuğa şiddetin kötü bir şey olduğunu, güçlü olmanın zarar vermek olmadığını öğretmeliyiz. Sevgiyi, merhameti aşılamalıyız onlara. Bedensel güç üstünlüğünün canımız istediğinde kullanılacak bir yetenek olmadığını öğretmeliyiz. Ayrıca hayatta her istediğine sahip olamayacağını öğretmeliyiz. Okulda bir arkadaşı onunla konuşmak istemediğinde bunun normal bir durum olduğunu ona söylemeliyiz. Onun hisleri kadar, diğer insanların hislerinin de değerli olduğunu bilmeli. Hayvanı, ağacı, toprağı sevmeli.

Eğer bunu başarırsak belki de gelecekte kadına, çocuğa, hayvana şiddet olaylarını konuşmuyor olacağız.

Hikayede umut hep var. Ama bizim de hikayenin parçası olmamız gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.