Ergün Yücesoy

Ergün Yücesoy

Benim Adım Öğretmen (di)!

Hani bize emanetti bu Vatan ve evlatları?

"Bilginin ışığında yükselecek bu vatan

Benim adım Öğretmen, bana emanet vatan

İsterse bir şehirde

ya da bir dağ köyünde

Benim adım Öğretmen, gezerim belde belde..."

Öğretmen kimdir? - sorusunun cevabını araştırdım ve geldiğim kanaati sizlere aktarmak istedim.

Onca yıl imkanlarını zorlayarak dershanelere gitmek;

özel dersler almak;

maddi manevi olanca enerjisini harcamak;

nihayetinde üniversite kazanmak ve el memleketlerinde onlarca para harcadıktan sonra üniversiteyi bitirmek;

ve yıllarca atanamamak;

umudunu yitirmeden yıllarca KPSS sınavına girip yeterli puanı alsan da birtakım engellere takılmak;

en sonunda es kaza atanınca da mesleğinden soğumak;

bununla birlikte mesleğine karşı hevesi kalmamak ya da mesleğini unutmak mesleğidir öğretmenlik.

Evet, öğretmenlik tam da budur Türkiye Cumhuriyeti'nde. Oysa Atatürk'ün her zaman öncelik tanıdığı bir meslekti öğretmenlik.

Belde belde gezen öğretmenin evi köyler, yorganı çimenler, dağlar olsa da, eşiğindeki ışığın yanmasına izin vermiyorlar bu ülkede.

Öğretmenler ne yaparlarsa yapsınlar kimselere yaranamazlar. Ellerinden geleni yaparlar. İşlerini evlerine götürüp kendi ailesinden çalarlar. Yardıma muhtaç öğrencisine yardım ederler. Hep pozitif olmak zorundadırlar. Ne kurum amirlerine, ne de daha üst daire amirlerine yaranamazlar. Fakat öğretmeninin onca fedakarlığı ile elde ettiği başarının pozunu kurum ve daire amirleri verir. Başarı da, onur da öğretmene değil, amir ve müdürlere ait olur. Sosyal medyada okulunun ya da amirinin adını ve resimlerini görebilirsiniz. Gerçi öğretmenin böyle şeylere gereksinimi de yoktur zaten. Ancak öğretmen, kendisinden kaynaklı eksik, hatalı ya da olumsuz bir durum yaşandığında sahipsizdir. Artık sosyal medyada onun yaptıklarını, onun resimlerini rahat bir şekilde görebilirsiniz. Hem de en acımasız ve gaddar bir şekilde. Asılsız linçler başlar. Bir öğrencinin burnu kanasa tüm ülke duymakta ve bu durum günlerce gündem olmaktadır. Fakat öğretmen fiziksel ve psikolojik şiddete uğrar ve hatta vurularak canından olur, ama bunun haberi bile okunmaz. Geçiştirilir gider.

Öğretmen başka mesleklerde olduğu gibi kafasına göre iş bırakamaz. Artık çok basit şeyle bile şikayet edilirler. Şikayet edilmeleri için öğrencinin beyanı yeterli görülür. Öğrenci ve veli daima haklıdır. Bazen veli ve öğrenci kendini öylesine kaybeder ki öğretmenin, yalnız kendilerine bağlı olduğunu ve ona hizmet için var olduğu hissine kapılırlar. Kendince olumsuz bir durum olduğunda hemen ihbar ve şikayet hatlarına sarılırlar. Öğretmen yalnızca onlar için vardır!

Maalesef sokakta, evde, sosyal medyada, televizyonda - hemen her yerde öğretmen ve öğretmenlik mesleği artık itibarsızlaştırılmıştır. Öğretmenin önceki saygınlığı kalmamıştır. Yeri geldiğinde Atatürk’ün, yeri geldiğinde peygamberlerin, yeri geldiğinde padişahların, yeri geldiğinde de bilim adamı ve aydınların öğretmene ve öğretmenlik mesleğine verdiği önemi vurgulayan örnek olaylar anlatılır. Ancak artık bunlar hayalin de ötesindedir. Öğretmen cevaben karşısındaki birine; öğretmen olduğunu söylediğinde, ne büyük bir trajedi, ne büyük bir gaflettir ki, sanki acınacak ya da teselli edilecek durumdaymışçasına, “olsun, sağlık olsun” karşılığını almaktadır.

Öğretmen, sadece formalite olarak, adet yerini bulsun diye 24 kasımlarda hatırlanan bir meslektir artık.

Öğretmenlerin artık sorumluluğu çok, yetkileri azdır. Her hangi yaptırımı kalmamıştır. Ne olursa olsun, neyle karşılaşırsa karşılaşsın herhangi bir yaptırıma sahip değildir. Öğretmenin, öğrencisine hiçbir yaptırımı yoktur. Kendince, ufak tefek bir yaptırım uygulamaya yeltense bu davranış hemen psikolojik ve fiziksel şiddet adını almaktadır. Hemen hakkında suç duyurusunda bulunulur ve hakkında soruşturma başlatılır. Dahası öğretmenlik, öğrencilerin öğretmene zorbalık yaptığı bir mesleğe dönüşmüştür.

Onca fedakarlıklar yapıp ekstra mesai harcayan, projeler hazırlayan, araştırmalar yapan, sosyal ve kültürel faaliyetler düzenleyen, kitap yazan, donanımını her daim artırmaya çalışan öğretmenler gerekli ve haklı pekiştireçleri maalesef alamamaktadırlar.

Öğretmenlik mesleği, eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmek için vardır. Kurumun resmi iş ve işlemleri ve de evrak işleri için değildir. Öğretmen evrak mesleği değildir. Artık okulların kuruluş amacı misyonu değişmeye başlamıştır. Sadece resmi iş ve işlemlerin yerine getirildiği bir kuruma dönüşmeye başladığından öğretmen de evrak ve yazı takip etmekten asli görevini yapmakta zorlanmaktadır. Öğretmen, gereksiz formalitelere kafa yormaktan enerjisini harcamaktan asli görevine yoğunlaşmakta zorlanmaktadır.

Belki de yukarıdakilerden daha vahim olanı ise liyakatsiz yönetici ve onların uyguladıkları akıl almaz mobinglerdir. Yetersizliklerini, liyakatsizliklerini uyguladıkları baskı ve tehditlerle örtmeye çalışmaktadırlar. Yöneticiler okulun misyon ve vizyonunu bir kenara bırakıp, okul çalışanlarının hiçbir şekilde fikrini almadan sadece ve sadece kendine göre bir sistem oturtmaya çalışmaktadır. Ya da onlar için en önemli şey, her ne olursa olsun kendilerinin zarar görmemesidir. Yöneticilerin çalışanlarla artık hiçbir bağı kalmamış, okuldaki kurum kültürü yok olmanın eşiğine gelmiştir. Yöneticiler ellerindeki resmi gücün farkında olup, her fırsatta direk ya da dolaylı olarak bu durumu öğretmenlere hissettirmektedir.

Öğretmenlik mesleğinin, onuru da ruhu da can çekişmektedir. Öğretmenlik mesleği amirlerinin, müdürlerinin ve velilerinin, basit egolarını tatmin edeceği bir meslek değildir.

Ülkemiz Milli Eğitim Bakanlığı’na 2024 yılı için yaklaşık bir trilyon yüz milyar lira bütçe ayırmıştır. Bu kadar büyük bir bütçe ayrılan bir geleceğin, bir umudun mutfağı ve mutfağında çalışanları bu kadar aciz, bu kadar çaresiz bırakılmamalıdır.

Umuyorum ve diliyorum ki öğretmen ve öğretmenlik mesleği en kısa zamanda hak ettiği önem ve itibarını tekrar kazanacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum