Pınar Yeşiltay Sevim
BENLİĞİNİ ARAYAN ÇOCUK
“Bence tüm çocukların tırmanmak için kendi tepeleri olmalı. Ve bence tüm çocukların gökyüzünde sadece kendilerine ait bir yıldızları olmalı. Ve bence tüm çocukların kendilerine ait bir ağaçları da olmalı. Bence öyle olmalı…”
Yukarıdaki tümceler benliğini arayan bir çocuğa ait. Anne ve babasının dünyaya getirmeyi planlamadığı ve dünyaya geldiği için de kariyerlerine engel olarak gördükleri, zihinsel anlamda büyük beklentiler yükledikleri ama duygusal anlamda tamamen uzak durdukları bir çocuğa. Sevgi ve ilgiden uzak, bağ kuramadan geçen 5 yılın ardından eğitim kurumundaki öğretmenlerinin yönlendirmesi ile başlayan bir süreci ve tüm oyun terapisi seanslarının detaylarını anlatan bir kitap Virginia M. Axline’nın akıcı bir dille kaleme aldığı ve Panama Yayınlarından çıkan “BENLİĞİNİ ARAYAN ÇOCUK”.
Kitabı okudukça benliğini arayanın aslında sadece 5 yaşındaki ve üstün zekalı olmasına rağmen beklenenin aksine bunu gizleyen Dibs olmadığını görüyoruz. Hepimiz hayatımızın bazı bölümlerinde benlik arayışları ve kimlik sorunları yaşıyoruz aslında tıpkı Dibs’in ebeveynleri gibi.
Çok yüksek kariyer beklentilerimiz, omuzlarımıza yüklenen sorumluluklarımız, üstelendiğimiz anne, baba, eş, kardeş, evlat rollerimiz, yüreğimizde filizlenen mutlu ve hayallerimizle hepimiz bir kimlik yanılgısı yaşayabiliyoruz zaman zaman. Olmak istediğimiz ve bizden olmamız beklenen her zaman aynı olmuyor ve bu durumda zaman zaman kaçınma zaman zaman uyum gibi davranışlar sergiliyor uz bizler de tıpkı çocuklar gibi.
Benliğini arayan Dibs’in oyun odasındaki zaman zaman sancılı da olsa kustuğu öfkesi ve kendi olma mücadelesini ilgi ile okudum ve tüm ebeveynlerin okuması gerektiğine inanıyorum.
Bir annenin kendi çocuğunu zihinsel becerisinin hiç farkında olmaması mümkün mü? Peki bir çocuğun zihinsel anlamda çok ileride olması tek başına ilişkilerini düzenlemeye ve iyileştirmeye yeterli mi? Çocuğu ile sevgi, saygı ve anlayışa dayalı bir ilişki kuramayan ancak ona sınırsız ekonomik özgürlük tanıyan ve oyuncak alan bir anne iyi, yeterli bir anne olabilir mi?
Bir anne çocuğunu neden bu kadar örseler diye düşündüm kitap boyunca ve ulaştığım sonuç sanırım kendisi örselendiği, daha iyisini nasıl yapacağını bilmediği ve beklentiler doğrultusunda “iyi anne” olacağına inandırıldığı için oldu. Tıpkı günümüzde sayıları giderek artan nice anne gibi…
Saygı gördüğünü ve anlaşıldığını hissetmek, davranışların bir nedeni olduğunu keşfetmek ve değişimin ancak kişinin kendi içinden geldiğinde anlamlı olacağını deneyimlemek gerekiyor bir anne olarak gelişmek ve çocuğunun gelişimini desteklemek için. Anneler değişdikçe, gelişdikçe, öğrendikçe ve savunmaları çökmüş, korkmuş, mutsuz kimliklerine ek olarak sorunlu nesillerin mimarı olacaklarını fark ettiklerinde dünya daha yaşanabilecek bir yer olacak.
Daha yaşanabilir bir dünya yaratabilmek dileğiyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.