Biliyor musun, anlıyor musun, duyuyor musun?

Sevgili!
Biliyor musun?
Ne  çok öldürdüm kendimi 
ruhumu  parçalayan  yokluğunla..
Çünkü ben,
Hep sana  sustum
Ve ben
Hep sana  incindim.
Göremedim yanından  geçtiğim badem ağacının  filiz verdiğini .
Koklayamadım taze yağmurların toprak kokusunu..
Getiremedim  iki yakamı bir araya, yüzün,
yüzün hep eksikti , yüzünü hep özledim..
Sevgili!
Dinliyor musun?
Sen, bir sahil kasabasında martılarla düşlerdeyken  yasak bir aşkın vebalini benim omuzlarıma bırakıp da gittin..
Biliyor musun?
Ne çok  öldürdüm kendimi..
Açtığın yaraların kaydını tutmak da sisli bir gecenin ellerine kaldı.
Ben de
Masallar kadar masum yüreğimin ümitsizliğini,
terk edilmiş aynaların yorgun çivilerine asıyordum.
Sert esen sonbaharlardaydı  gelişin ve ben yaprakların toplanıp gitmesine seviniyordum anlıyor musun?
Rüzgârlar avuçlarıma doluyordu ve ben sana üşüyordum.
Soluğum tütün kokarken , sigaramın  son nefesinde senin dönüşünü bekliyordum..
Ey sevgili ..
Ne çok öldürdüm kendimi
Biliyor musun?
Duyuyor musun?
Anlıyor musun?



Filiz
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum