Bir adım yok.

20 yaşındayım. Bir adım yok. Yıllardır sokaklarda , köhne bir mahallede çöplerden bulduklarımla yaşamaya çalıştım hep. Bunca zaman başımdan geçenleri ne siz sorun , ne de ben anlatayım. Geçirdıgim trafik kazaları, çektiğim acılar, insanlardan gördüğüm işkence.... Bu yaşıma kadar yaşamış olmam da eski bir evin bahçesinde sığınmış olmamdan ... 17 yaşında iken karnimda cıkan kocaman iki tümörle acılar icinde yaşıyordum. Bahçesine sığındığım aile , yaşlı ve fakir insanlar olduğu için, beni barinakta belki tedavi olurum diye oraya göndermişlerdi. Bilmiyorlardı ki orası son durak !!! Yani en azından ben artık öyle olduğunu düşünüyordum ki, bir gün beni barınak gönüllüsü Funda abla gördü. Hemen barınaktan çıkardı. Kliniğe götürerek iki tümörümü de aldırdı. Operasyon sonrası bana özel kiyafet diktiler, dikişlerimden mikrop almayayım diye. Bana günlerce bebekler gibi baktılar. Ben insanlara olan korkumdan , onlari sürekli ısırmaya çalıştıkca onlar beni sevdi. Cok ilginçti....Artık acı çekmiyordum. Tamamen iyileşince yıllardır yaşadığım eve geri götürdü Funda ablam. Benim yanıma düzenli geliyor, mama konserve getiriyordu. Aradan 3 yıl geçti. Ben artık iyice yaşlandım, elden ayaktan düştüm. Kafam dahi kalkmaz hale geldim. Funda ablama haber gönderdim çok hastayım diye. Duyar duymaz beni hemen Tralles Veteriner Kliniğine aldırdı. Çağrı Çağlar hocam 10 gün benim için emek verdi. Tedavim bittikten sonra, daha doğrusu benim için artık yapacak birşey kalmadığı için, Funda abla beni evine götürdü. "Seni artık kimseye vermeyecegim kızım" dedi. O da anlamıştı son günlerim olduğunu. Klinikten çıktıktan sonra tam 35 gün yaşadım. Bunun adına ne kadar yaşamak denirse. Artık tamamen yatalak olmuştum. Hiçbir şekilde ayağa kalkamıyordum. Tuvaletimi onlar yaptırıyor, yemegimi onlar yediriyor, suyumu dahi onlar içiriyordu. Funda ablam ve annesi benim 20 yıllık insanlar ile ilgili bütün görüşlerime aykırı iki insandı. Bir kez of demediler , ki bu devirde; kimi insan kendi çocuğuna , anasına, babasına bile bakmazken. Ben kimdim ki??? Yaşlı, hasta , yatalak , sıradan bir sokak köpeği. Hayatımın en acı dolu ve en sevgi dolu geçirdiğim zamanı , son bir ayı oldu. Ben yemek yemiyorum diye özel ad mamalar , etler , çeşit çeşit ilaçlar, vitaminler, bebekler gibi baktılar bana. Çok isterdim ki yaşım genç olsun, hastalıktan kurtulayım, uzun yıllar bu evde yaşayayım. Ama olmadı. Artık ağrı ve acılarım iyice artmış, hastalığım son raddine gelmiş, ağrı kesiciler bile kesmez olmuştu. O gece anlamıştım artık bu dünyadan kurtulacağımı. Ne ilginçtir ki Funda ablam da anlamıştı. Akşam yanıma geldi, klasik tuvaletimi yaptırdı, son tavuğumu yedirdi , suyumu içirdi, beni bir güzel temizledi ve kafamı göğsüne yatırıp sımsıkı sarıldı. O kafamı okşayıp beni sevdikçe, bende derin derin nefes alıp vererek , bu dünyada sevilmenin ne güzel bir duygu oldugunu düşünüp, bunun tadını çıkardım. O gece ikimizde biliyorduk artık öleceğimi... "Kızım diren, ne olur diren diyordu "Funda abla ama acılarım için de çok üzülüyor içinden " Allah'ım kızıma çektirme daha fazla" diyordu. Her zaman konuşmak gerekmez, gözler de konuşur dilsiz dilsiz. Benim bir adım yok, hiç olmadı . Artık bu dünyada yokum. Dün gece melek oldum. Yokluğumu kaç kişi fark eder bilemiyorum. Tek bildiğim bu dünyadan artık kurtulduğum. Bana yardım eden Funda ablam ve annesine , beni tedavi eden veteriner abilere, bana mama gönderen ablalara, abilere , bana emegi geçen herkese çok teşekkür ederim. Oradan sizlere dua ediyor olacağım. Hoşçakalın sayısı cok az kalan güzel insanlar hoşçakalın....

17857314_10154693489248068_1092828719_n.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.