Nilgün Akyüz
BİR BAYRAMIN ARDINDAN
Bir bayramı daha bitti hayatımızın. Daha nice bayramlar görmek umuduyla uğurladık gitti. Ancak artık bayramların mı anlamı değişti yoksa biz mi bu anlamı kaybettik bilmiyorum. Tek farkında olduğum eski zamanların tadını alamadığım. Belki de herkesi sosyal medyadan bu kadar çok öğrenmediğimiz zamanlarda bir şeyler daha anlamlı geliyordu bize.
Evet internet çağındayız, evet her şey elimizin altında ancak bu kadar sahip olmak, sanırım bizde bir doyumsuzluk da yaratıyor. Bunu bu bayramda çok net gördük. İçinde bulunduğumuz dünya, özellikle son üç yılı düşünürsek gerçekten de kaotik bir kalıba çok yakın. Büyük bir pandemi geçirdik ki daha da tam bitmiş değil. Bununla birlikte dünya ekonomik bir dar boğazdan geçiyor. Biz bunu en fazla yaşayan ülkelerden biriyiz. İliklerimize kadar hissettiğimiz bir dönemdeyiz. Alım gücümüzün bu kadar düştüğü ve her şeyin lüks geldiği bu kadar sağlıksız bir dönem geçirmemiştik.
Bu ortam, iletişimle ilgili pek çok sorunu da beraberinde getirdi. Farkında olmadan daha bencil ve daha adamsendeci bir tavra sahip olduk. Gemisini yürütenin kaptan hatta alkışlanan kaptan olarak kabul edildiğini görüyoruz. Bu yüzden de çoğu insan karşı tarafı anlamak çabası yerine karşı taraf beni anlasın çabasında. Geriye dönüşümüz yok gibi görünüyor. Belki de yeni iletişim modelleri geliştirmek zorunda kalacağız.
İletişim sıkıntılarıyla birlikte bir şey daha raydan çıkardığımıza inanıyorum. O da kendimiz olamama durumu. Artık bunun da modası geçmiş gibi duruyor. Doğal olmak, olduğu gibi davranmak ‘’out’’ olmuş gibi. Bunu en güzel sosyal medyalarımızdan takip edebiliriz. Açın bakın herkes çok mutlu, herkes çok eğleniyor, herkes deli gibi para harcıyor. Sanki kimsenin derdi yokmuş gibi. Bu, büyük bir yanılsama yaratıyor bizde. Bunu yaşayamayanların aldandığı ve kendini daha mutsuz hissettiği büyük bir yanılsama.
Peki neden kendimiz gibi olamıyoruz, bu sorunun cevabı var mı? Aslında olmak istediğimiz gibi değil de olmam gerekenmiş gibi, başkalarının onayını almak adına kendi olmamayı seçmek gibi. bu yaptığımız sağlıklı erişkin kalıbına uymuyor. Ve beraberinde de kendi ihtiyaçlarımız ile başkalarının ihtiyaçlarını dengeleyememe durumu yaratıyor. Belki şunu soracaksınız: Kendi ihtiyaçlarımız ön planda olmamalı mı? Tabi ki olmalı ama her zaman değil. Sadece bireysel ihtiyaçlarımız değil toplumsal ihtiyaçlarımız da var. Bazı durumlarda daha genel düşünüp ona göre hareket etmeliyiz.
Yaşam tarzı dediğimiz şey, kemikleşmiş bir döngüdür. Ve değişebilmesi için uzun bir zamana çoğu zaman da bir krize ihtiyaç vardır. Şu anda toplumumuzda bir kriz yaşandığını söyleyebiliriz verilere bakarak. Hep olumsuzluklardan bahsettik yazımızda ama bazen krizler bize çok yardımcı olur. Umarım verileri iyi değerlendirir ve hayat akışımızda neleri değiştirip dönüştürmemiz gerektiğini buluruz diyorum. Daha nice anlamlı bayramlar dileğimdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.