Tuğba Topal
BİR EYLÜL SABAHI GİBİ YÜREĞİM
Sitemin taşıyla başı sınuk bedeni şikeste Fuzûlî'yim
Bu alâmet ile bulur beni soran olsa nâm ü nişânımı
Fuzûlî
Bir eylül sabahı gibi yüreğim...
Geçen sadece zamandır ve geçti dediğimiz bir çok yara sinsice demlenir yüreğimizde. Öyle geceler vardır ki kulaklarımızla değil, yüreğimizle duyduğumuz seslerle boğuşuruz ve biz bir eylül sabahı gibi karşılarız yeni günü.
Tozlu raflara kaldırdığımız tüm kırgınlıklarımız içimizi yakıp kavurur öyle gecelerde. Teker teker değil hepsi birden saldırır kalbimize. Bir koşu yarışını yeni bitirmiş gibi yorgunluktan nefesimiz kesilir ve biz bir eylül sabahı gibi karşılarız yeni günü.
Anıların ağırlığını kaldıramaz bazı geceler. Karabasan gibi çökerler üzerimize. Çaresiz teslim olup, akıtırız herkesten sakladığımız gözyaşlarımızı. Akrep ve yelkovanın çaresizliğimizle dalga geçer gibi duruşlarına anlam veremeyiz ve biz bir eylül sabahı gibi karşılarız yeni günü.
Bazı geceler daha çok savunmasız oluyor yürek. Radyoda çalan bir şarkı, okuduğumuz bir kitap yada seyrettiğimiz filimdeki herhangi bir sahne her an saplayabilir kalbimize hançerini. Yüreğimizde demlenen acılar, acılarını salarken kalbimize tüm benliğimiz bir eylül sabahına evriliyor. Duygularımız bu girdapta boğuşurken, artık ne soğuk ne de sıcak kalabiliyor yüreklerimiz.
Geceden kalma göz altlarım
Mevsimlerden yaz olması,
Günün öğlen vakti olması,
Gökteki güneşin asfaltı yakması,
Ruhumdaki acıların karanlığını aydınlatmaya
Yüreğimdeki üşüyen çocuğun ısınmasına yetmedi
Bazı geceler yaşamak yasaktır,
Ölmek daha çok yasak.
Bir eylül sabahına döner yüreğim
Ne soğuk ne de sıcak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.