Bir "şarkı" bir "ömür"!

Bu kadar da gururlu, bu kadar da ısrarlı, bu kadar da istekli olmanın bedeli: Bir ömrü cezaevinde tüketmek.

Akılla izah edilecek bir durum değil ama o aklın içine biraz alkol girince, ayılınca izah bile edilemeyen sonuç.

18 yaşında, hayatının baharının daha ilk aylarında bir düğünde bir şarkının çalınmasını istiyor, çalınmayınca gidiyor evine, alıyor eline pompalıyı rastgele ateş ediyor, "Benim istediğim şarkı nasıl çalınmaz" diye.

Şarkıyla, istediğiyle alakası olmayan bir çocuğun ölümüne, 7 kişinin de yaralanmasına neden oluyor.

18 yaşındaki M.S.

Nereye kadar kaçabilir ki, hayatının baharının ilk aylarında. Dünyada dikili bir ağacı bile yokken.

Gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, cezaevine gönderiliyor, hakkında yazılacak iddianameyi beklemek üzere.

Muhtemel ilk duruşmada neyi, neden yaptığına dair mantıklı sözleri olmayacak. Birilerine neden kızdığını, birilerinin kendisine hakaret ettiğini vs. savunma tekniklerini kullanacak.

"O şarkı çalmadı, ben de öldürdüm, yaraladım" demesini kimse beklemediği gibi, o da demeyecek.

Bu yıl sonunda, yeni yılın ilk aylarında, 19, 20, 21, 22 yaşlarında neler yapacağını tahmin edemez halde iken, cezaevinde 40 yaşına kadar nasıl yaşayacağını bilen hale gelmek bu.

Hayat bu; ne getirir, ne götürür bilenmez ama insan bu; nasıl kendine, aklına, düşüncelerine, duygularına hakim olmazsa neleri kaybedeceğinin en basit örneği.

Derin nefes, sakin düşünme, zamana bırakma tekniğini bilmemenin sonucu bu.

Kendini güçlü sanıp, güçlüysem haklıyım sanmanın sonucu bu.

Olan oldu, hayatım mahvoldu demenin Türkçesi bu.

Kaderinle oynamanın bilmişliği bu.

Başlıyoruz derken, bitmişliğin işareti bu.

aw078857-01-2-001.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.