Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

BİR ZAMANLAR İZMİR

Bazı yerler hiç kapanmamalı.

Öyle bir dokusu öyle bir ruhu vardır ki bazı yerlerin, onların hiç renovasyona ihtiyacı yoktur aslında.

Bazı yerler çağa ayak uydurmaya çalışmak zorunda olmamalı. Olduğu gibi kalmalı. Yıkılmamalı, kapanmamalı, hep var olmalı.

İzmir sinemasının önünden geçtim. Yılların alışkanlığı, film afişi görme beklentim vardı ama onun yerine boş bir beyaz çerçeve gördüm. Kapıda kilit. Içeride ne olduğu belirsiz. Yıllardır böyle. Ben yıllardır her geçişimde ısrarla afiş arıyorum. Oraya ne yapılacak bilmiyorum ama sinema olmazsa da yıllarca oradan geçerken film afişi görmeyi bekleyeceğim kesin.

izmir-014.jpg

Çınar sinemasını unuttunuz mu?

Vakko öyleydi. Şimdi yerinde Zara olan bina Vakkoydu eskiden. Izmirliyseniz eğer ve en az 80 li yıllarda doğmuşsanız o binayı bilirsiniz.

Vakkonun binası da artık yok, yerinde ruhu olmayan bir mağaza var.

Oysa Vakko bir mağaza değildi. Orası bir pastane bir alışveriş merkeziydi biraz. Her katında ayrı bir konsept. Girişte bir havuz karşılardı sizi. Mutlaka tatlı bir müzik çalar,merdivenlerden yukarı çıkarken aşağıdaki kurutulmuş çiçeklerin kokusu ciğerinize dolar, saçlarınıza sinerdi.

Katların sırasını yanlış hatırlıyor olabilirim tabii, ancak kadın giyim, ev tekstil, çanta, ayakkabı, erkek giyim katları vardı. Ve benim en sevdiğim pastane katı. Denizi gören cam kenarına oturur canlı piyano eşliğinde kahvenizi içerken şahane pastanızı yerdiniz. Birşey almanıza gerek yoktu. Sadece dolaşmak için bile Vakko’ya gidilirdi.

Bugün böyle bir konsept var mı?

Efes Pastanesi. Tam Gazi İlkokulu köşesinde. Oradaki tartları, şu pastaları kim unutabilir ki? Her geçişimizde uğrayıp birşeyler aldığımız çocukluğumuzun unutulmaz lezzeti. Nerde buluşalım deyince, Efes Pastanesi bir de Sevinç Pastanesiydi adresimiz. Bir kahve içmeden de pek geçilmez ,illaki bir çay kahve içilir, bir tabak tatlı yenirdi. Nerede şimdi Efes Pastanesi? Ne renove oldu ne değişti. Uçuk kira isteyen mal sahibi nedeniyle yerini ruhsuz gözlükçüye bıraktı.

Hala her geçişimde Efes arayan bir ben miyim?

palet.jpg

Kordon’daki Palet restoranı unuttunuz mu? Iskele gibi, denizin üzerinde bir şahane restoran. Neden yıktılar? Çünkü geliştik, kordonu büyüttük. Kordon kordondan başka herşeye benzedi. Modernleşmek uğruna klasik olabiliecek bir güzelliği harcadık gitti.

Bonjur restoran gibisi gelir mi bir daha? 80 li yıllarda bize sunduğu klas, lezzet şimdi hangi zincir restoranda var?

Peki ya Plaza? Sadeliği ve şıklığı asla tartışılmaz İzmir’in en harikası. Şimdi ne oldu, café, bar veya işte herhangi biryer artık orası da…

Efes Oteli ne oldu öyle? Sevimsiz soğuk bir otele dönmedi mi? Havuzunu havuz yapan akvaryumunu bile yapmayacaklardı da son anda gelen tepkiler üzerine akvaryum eklediler.

Tramvay var ama gökdelen de var. İkisi birbirine uyuyor mu? Modernleşecekmiyiz yoksa nostaljik mi kalacağız? Kendimizle çelişir gibiyiz.

Değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Bütün güzellikleri harcıyoruz. Kimi neyi örnek alıyoruz biz? Başka ülkeleri örnek alıyorsak eğer burada bir yanlışlık var. Çünkü misal Viyana’da tarih kokan binalara kimse dokunmuyor. Titizlikle koruyorlar emanetlerini.

İtalya, Fransa. Yüz yıldır aynı yerde aynı dokuda aynı yerde pastanesi var. Modernleşme, yenilenme ihtiyacı duymamış bile.

Modernleşmenin fevkalade başdöndürücü cazibesine kapılan herkes herşeyi yıkıyor.

Ben güzelleştirilen değil yok olan yerler görüyorum. Yeniden yaratılmış yerler. Başka bir dokuya sahip, başkalaşmış yerler.

Lakin bir İzmirli olarak,  isterdim ki, İzmir sineması küçücük bir renovasyonla yerinde kalsın.

Vakko binası Vakko olarak hizmet versin. Efes pastanesi yerinde dursun. Sevinç Pastanesi küçülmek zorunda kalmasın, kocaman yerinde hizmete devam etsin.

Kordon, kordon gibi kalsın. Arabasıyla geçen başını camdan çıkardığında denizi görsün, kokusunu alsın. Kordonda çay içen adam denizi gerçekten görsün. Dürbünle denize bakmasın.

Bütün o zamanları yaşamayan, bahsettiğim yerleri hiç görmemiş olanlar tabii ki şimdiki halinden şikayet etmiyordur. Çünkü daha güzelini görmediği için gördüğünü güzel sanıyordur.

Şahsen çok isterdim Alsancak’ta bir sabah kahvesi sonrası ikinci kordonda bir Vakko’ya girip katları dolaşmayı, öğle yemeğinde Plaza’da yemek yemeyi, İzmir sinemasında bir koca kutu popcorn eşliğinde film izlemeyi.

Onun yerine tramvaylı kalabalık trafikte gökdelenlerin arasından geçiyorum.

İzmir yine İzmir ama eskiye dair hiçbir anısını koruyamamış İzmir. Modernleşmekle nostalji arasında sıkışıp kalmış bir kararsız İzmir…

Önceki ve Sonraki Yazılar