Aysel Ateş Abdullazade
Bu, benim türkçe'm değil, bizim türkçe'miz
İyilik yapmak yürek, dert paylaşmak cesaret gerektirir...
Yazar olmak hem de insanları gözlemlemektir. Onları yazıya dökmek, süsleyerek okura sunmak için. Süsleyerek dediğime bakmayın, hakiki süs kullanıyorum ben, altın olmasa da hepsi doğal "taşlı", zararsız ve bir o kadar da faydalı.
Bugün de dün gözlemlediğim bir hikayeyi aktaracağım sizlere. İnsanlık ayıbından ve haddini bilmezlikten bahsedeceğim.
Beş aydır evinden ve evlatlarından ayrı düşmüş Türkiye vatandaşları ve çoğunlukla Türkiye vatandaşı ile evli olan yabancı kadınların çağırısını anlatıyorum size. Beş aydır yaşadıkları memlekete gelmek için gün sayıyorlar, ama o gün bir türlü gelmiyor. Çare bulamayan mağdur kalmış 70kişi medya önünde çağrı yaparak onlar için uygun bir kolidor oluşturulmasını tabep ediyor. Arzu Umut adlı bir gazeteci mağdur kaldığı ülkede Türkiye'ye dönmek için 70kişinin sözcüsü olarak isteklerini anlatıyor kamera karşısında. Aslen Azerbaycan uyruklu olan bu şahıs Türkiye vatandaşı ile evli olduğu için ikamet ettiği yer Türkiye'nin Antalya il'i. Başka ülkede yaşayanlar iyi bilir dil meselesini. Bu, tüm dünyada böyledir. Nerede yaşıyorsan o ülkenin dilini bilmeye ve konuşmaya mecbursun. Bu, senin o ülkeye karşı olan saygı duruşundur. Zaten Türkiye'de yaşayıp da ibranice konuşmak ne kadar mantıklı olurdu?
Bu vatandaşlarımızın derdi bir tarafa. Onlar için bir çare olacağına inanıyoruz. Anlatmak istediğim, cahil bir kitlenin o çağrıya dil konusunu kabartarak lüzumsuz yanaşması. Azerbaycan uyruklu Türkiye ikametli insan neden Azerbaycan türkçesinde değil de, ortak türkçede konuştu?
Vay efendim, bu, doğup büyüdüğün ama şimdi yaşamadığın ülkeye ihanettir. Yok, yok, bu, dile olan en büyük saygısızlık, dili yok etme çabasıdır. Tamam. Ben de diyorum ki, bu dedikleriniz en dipte olan cahilliktir!
Öncelikle, o çağrı Türkiye yetkililerine duyuruluyordu. O çağrı Türkiye medyasında yer alacaktı. O çağrı çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının çaresizliğini aydınlatıyordu. Ne dilinde konuşması mantıklı olurdu?
İkincisi, Azerbaycan Türkleri rusça'yı iyi bilir. Bu da Sovyetler döneminden kaynaklanan bir bilgi artısı. Evet, dil bilmek insan için her zaman artıdır. Ama nerede ve ne zaman konuşmasını, konuşma yerini bildiğin sürece. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün merkezi yerlerinde dilimizi konuşan yok. Herkes rusça konuşuyor, bilmeyen de özeniyor. Buna neden bu kadar tepki gösteren yok peki? Oysa ortak türkçe bizim dilimiz. Bir kökenli. Demek ki insanlar oynuyor. Konuşmak adına, yeter ki linç edeyim düşüncesine odaklı oynuyor. Aslında mesele derin değil, ama üzücü. Cahil bir kitle oluşumu var sosyal medyada. Herşeye balıklama dalan, herkes demiş ben de diyeyim kafasında olan bir grup var. Onların doğrusu toplumun doğrusudur anlamını taşımıyor, ama sivri dilleri ile insanı tiksindiriyorlar. Türk kökenli dile mansup ülkelerin dili ortaktır zaten. Benim türkçe'm, senin türkçe'n ayrımı yapmakla kendi türklüğünüzü gölge altına alıyorsunuz. Türk'ün tek ve öz dili var; Türkçe.
Kendinize gelin!