Aysel Ateş Abdullazade
Çam ağacı sendromu
Çocukluğumun ve bugünümün en güzel, en renkli, en neşeli bayramıdır yılbaşı. Yenilik, değişim, yeni seneye geçiş, soğuk kış ayı, her yerde ışık, parlaklık. Bu bayramın özelliği her kesi mutlu kılabilmek. Çocukları, gençleri eğlencelerle, sevgilileri umutla, yaşlıları huzurla, aydınlıkla sarması. Ben kendimi bildim bileli bu bayramda mutlu olurum. Yeni elbiseler alınırdı küçükken bize, kreşlerde, okullarda, üniversitelerde kutlamalar. Hala devam etmekte bu bayram coşkusu benim kültürümde.
Kreşteyken kız kardeşimle beraber kutlamalara katılırdık. Evden bize bir şeyler hazırlardı annem, içinde hediyeler olan sürpriz kutular yapardı. Kocaman, başı tavana değen bir çam ağacı süslenirdi kreşin en büyük salonunun ortasına. Biz çocuklar elele tutuşur etrafında dönerdik, Noel baba bize sürpriz hediyeler dağıtırdı. O yılları hiç unutmuyorum. Okulda da aynı şekilde kutlardık. Sonra üniversite yıllarında da daha büyük coşku ile kutladık. Genç kız olduğumuz için daha şık giyinir, daha şık mekanlarda toplanırdık. Ah güzelim yıllar...
Türkiyeye geldikten sonra bu coşkuyu bulamadım. İnsanlar yılbaşını garip bir soğukkanlılık, agresiflikle karşılıyor. Hele çam ağacı sendromu var. Çam ağacı süslemeye hristiyanlıktan gelme, müslümana yakışmama gibi bir "elbise" giydirmişler. Din içine girmeyeceğim, ancak hristiyanlığın da bir din olduğunu ve Tanrı tarafından gönderildiğini bilmenize rağmen bunu dışlamak, "gavur" muamelesi yapmak cahillik değil de, nedir? Yeni bir yıla girmenin verdiği mutluluğu yaşayamamak, çam ağacı süslemeye din kıyafeti giydirmek de yobazlık değil mi? Bırakın lütfen. Ayrıca size bir sırr açayım mı? Yılbaşının ve çam ağacı süslemenin Hristiyanlıkla, sizin tabirinizce gavurlukla alakası yok.
ÇAM AĞACI SÜSLEMEK BİR TÜRK GELENEĞİDİR!
Türklerin yüzyıllardır sürdürdüğü Nardugan (Nartugan) ismiyle bilinen "Yeniden Doğuş Bayramı" 21 Aralık'ta kutlanıyor. Çünkü dönenceye (ekinoks) göre en kısa gündüz, en uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık'tan sonra yeni yılın geldiğine inanırlardı. Bu Türklerin motiflerine ve kilimlerine yansımıştır. Çam ağacı süslemelerinin nedeni buydu. İşte bu ağaç süslemelerinin adına 'Hayat Ağacı' deniyordu.
Türklerin Nardugan (yeniden doğuş) bayramı yüzyıllar sonra Hristiyanlar tarafından alınarak 24 Aralık İsa'nın doğumu (Noel) olarak uyarlandı.
Noel Baba denilen kişinin yaşadığı iddia edilen yıllardan yüzyıllar öncesinde Orta Asya'da 'Ayaz Ata' ve 'Kar kız' hikayesi vardı.
Ayaz Ata Türk Mitolojisine göre kışın soğukta ortaya çıkan, kimsesizlere ve açlara yardım eden, garipleri sevindiren bir efsaneydi.
Dünyanın tanınmış Sümerologlarından Muazzez İlmiye Çığ da çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlıktan yüzlerce yıl önce Türk geleneklerinde olduğunu defalarca açıklamıştı.
Nardugan’da insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyerdi. Ağacın etrafında dans edip şarkı söylerler, yaşlılar ziyaret edildi. Kutsal akçamdan aldıkları dala kurdelelalara dileklerini, isteklerini, yeni yıldan beklentilerini yazarlar.
Evrene dileklerinizi söyleyin. Mum yakın ve içinizden isteklerinizi geçirin. Evinizin kapı ve penceresini açarak bereket, huzur, sağlık ve temizlik isteyin, dualar edin.
Mutlu olabilmek için elinizden geleni yapın. Müslüman-hristiyan-budda-yahudi demeden yaşayın hayatınızı. Başkalarının görüşüne saygı duymak en büyük edeptir. Ayrımcılığı bitirelim lütfen. Siyaha değil, parlak renklere kucak açın. Süsleyin ağacınızı, tarihini okuyun, evlatlarınıza da anlatın hatta. Bundan size ve inancınıza zarar gelmez. Gıybet edip, birinin ekmeği ile oynamak varken, çam ağacına iki oyuncak süs takmak mı günah, Allah aşkına? Değişin görüşlerinizi, değişin bakış açınızı.
Bu benim çam ağacım, kızım süsledi. Çok da severek, mutlulukla. Geçen sene de süslenmiştik. Her sene de süslüyoruz. Benim Tanrım yılbaşı bayramı, Ayaz Ata, çam ağacı süsü ve çocukların sevinci ile uğraşacak kadar basit değil!