Corona-19 Virüsüyle dünya mücadele içinde.

Dünya’dan daha çok da Avrupa.

Medeniyetin merkezi, gelişimin merkezi, kültürün merkezi, teknolojinin merkezi, geleceğin merkezi Avrupa, Corona-19 Virüsünün yayılmasının önüne geçemiyor. Virüsün vatandaşlarını öldürmesinin önüne geçemiyor.

Bilimsel olarak açıklamalar yapılıyor, ideolojik olarak açıklamalar yapılıyor.  Avrupa’nın virüsü ciddiye almaması, gerekli tedbirleri almakta geç kalması ve salgından sonra insanları koruyacak kadar sağlık imkânlarına sahip olmaması.

Yine aynı bilim adamları, Avrupa ülkeleri kapıları kapatmakta geç kalmasaydı, virüsün ilk çıktığı anda sınırlarında,  şehirlerinde,  sokaklarında gerekli tedbirleri alsaydı bunları yaşamayacağını belirtiyorlar.

Yani Avrupa ülkeleri bugün düşmanımızın bile başına gelmesini istemediğimiz bir sağlık skandalı içinde, Avrupalıların ölmemesi için mücadele ediyor.

OHAL ilan ediyor,  karantina ilan ediyor, havaalanlarını kapatıyor, sokakları kapatıyor, hastaneleri yetersizliğini tartışıyor.

Şimdi gelelim, Avrupa’nın hep peşinde koşan, onun gibi olmaya çalışan, onun kadar medeni, kültürel, ekonomik ve teknolojik olmaya çalışan ülkemize Türkiye’ye.

Sınırlar erkenden kapatıldı.
 
Yayılmaması ihtimali üzerine, insanların toplu halde bulunduğu yerler kapatıldı.

Hastaneler tam teşekküllü çalışmaya, takipler en üst düzeyde yürütülmeye başlandı.

Yurt içinde yok olduğu konusunda araştırmalar devam etse de, yurt dışında gelenlere karşı hastanelerde karantinalar başlattı.

Sonuçta, yurt dışından gelen ve onunla temas eden 47 kişi şimdilik bu virüsten dolayı tedavi altına alındı.

Virüse karşı merkez ve yerel yönetimler seferberlik ilan ettiler.

Her yer temizleniyor, temiz olmasına gayret gösteriliyor ve insanlar da hem kendileri için, hem çevreleri için uyarılıyor.

Tedirginlik oluyor, panik oluyor, sorular çoğalıyor.

Ama Türkiye’de diğer ülkelerdeki gibi binlerce insana bulaşan bir salgından bahsedilmiyor.

Bunun için teşekkür etmek gerekiyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a en başta.

Onun talimatlarıyla hareket eden Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’ya başta.

Onun direktifleriyle sağlık, eğitim ve koruma tedbirleri alan bütün görevlilere teşekkür etmemiz gerekiyor.

Bir de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuz için kendimize teşekkür etmemiz gerekiyor.

İnsana karşı olan samimiyetimizi, sevgimizi kaybetmeden, kendi sağlımız kadar, çevremizdeki insanların sağlığını da düşünerek,  virüsün salgın olmaması için temizlik yapıp, sabır gösterdiğimiz için.

Bugünlerde geçecek.

Havalarımız da güzelleşecek, sokaklarımızda neşelenecek.

Çünkü bu vatan, bu millet, Çanakkale şehitlerimizin bize en kutsal emaneti.

Allah yattıkları yer nur etsin.