Yasin Koçer
ÇOK SEVERSİNİZ
Çok severken, âşıkken, gözünüz dünyaya kör, sadece ona açıkken, melekler gelse size dese ki; cennet mi, yârin mi? Saniye düşünmeden yârim dersiniz. Yârsiz bir rıhtıma kesin uymaz, hiç bir saza eşlik etmez, hiç bir söze etkilenmezsiniz. Karadır gözleriniz, merttir yüreğiniz, sağlamdır karakteriniz, ölüme koşarak gidersiniz o salakça duygu yüzünden. Salakça dediğime bakmayın, dünyanın en çileli, en neşeli duygusu o. Nice şairleri dilsiz eyledi, nice lalleri bülbül eyledi.
Aslında âşık olmak kolaydır, sevdiğin insanın aşkı olmak zordur. Zaten bundandır ki aşk çok zordur.
Bazen öyle seversiniz ki, gözünüzün önünde sizin sevdiklerinizi dövse, size sövse, hakaretler etse, rencide edip alay geçse, sizi o an orada terk etse, Siz suçluymuş gibi gidip özür dilersiniz. Sizi affetmem dese yalvarırsınız. Terslerse ağlarsınız, kovsa ayaklarına kapanıp kurban olayım bana her şeyi yap, beni döv, söv, köle gibi kullan ama beni sensiz bırakma dersiniz. Beni sensizlikle imtihan etme dersiniz. Ne gururunuz kalır, ne onurunuz. Siz dünyayı ondan ibaret olarak gördüğünüz için seni affettim dediğinde, siz cennette.
Bazen öyle seversiniz ki, kendinizden ödün verirsiniz, ne istese yaparsınız, hatta onsuz hiçbir şey yapamazsınız. Sonra çok zaman geçer sevginizin kırıldığını, kendinizi ayaklar altında olduğunuzu, artık bu benden gitmez denip bundan emin olunduğunu görmeye başlarsınız. Kırılırsınız ama kendinize, üzülürsünüz yaptıklarınıza, sadece susarsınız kendinize bağırarak, bunları niye yaptın, niye kendini bu kadar ezdin dersiniz ağlayarak. Hesap sorarsanız belki aylarca kendinize, kavga edersiniz kendinizle, Allah askına neydi onu sana cazip gösterip gözünü kör eden, gönlünü mühürleyen, kalbini kilitleyen dersiniz. Anlarsınız zamanla yanlış yaptığınızı, telafisi olmayan bir hataya zincirlendiğinizi. Susarak gidersiniz hiç bir söz demeden, hiç bir kelam söylemeden, elveda sevgilim demeden, konuşmadan gidersiniz nefret ederek.
Gidişinizin farkına varırlar elbet ama size bunu çaktırmazlar, sizde ben bu kadar basit bir insan mıydım dersiniz susarak. Sizden o kadar emin oldular ki zamanında yine onu beklerler, sizin gidip salya sümük, yalvar yakar diz çökmenizi, af dilemenizi isterler ama siz bu sefer gitmezsiniz, çünkü nefret ettiniz bir kere. Kalbiniz kırıldı yüz bin kere, çok geç fark ettiniz bu size söylense de beş yüz bin kere.
Velhasıl gidersiniz geldiğiniz gibi, susarsınız daha önce sustuğunuz gibi, ağlarsınız ama eskiden ağladığınız gibi değil. Gidersiniz hiç bir şey almadan. Ardınıza bile bakmadan ve bir daha kimseyi sevemez, kimseye güvenemez hale gelirsiniz. Suçlu da hep kendini görürsünüz. Bir ömür pişman olursunuz, Önceden gördüğünüzde heyecanlandınız insanları bir daha görmemek için çabalarsınız, aranıza mesafeler koyarsınız yan yana ölmek istediğiniz kişiyle. Dağlar koyarsınız, denizler koyarsınız, ırmaklar koyarsınız aranıza. Keşke hiç sevmeseydim dersiniz, gönül vermeseydim bu kadar, kendimi ezdirmeseydim dersiniz.
Bazen öyle bir an gelir ki, keşke şuan seni seviyorum diye mesaj atsa, bir tanem dese, can parem dese, hayatım dese, belki de kankam dese diye ama böyle bir dünya yok. Beklediğiniz kişiyi görmemek için elinizden geleni yaparsınız, belki WhatsApp'tan engellersiniz, Instagram'dan takibi bırakıp Facebook'tan arkadaşlıktan çıkarırsınız, görmek için can attığınız insanı görmezden gelirsiniz, uğruna ölümü göze aldığınız kişiye ölmesi için dua edersiniz, uğruna canınızı vereceğiniz insana artık günahımızı bile vermezsiniz.
Bazen öyle bir seversiniz ki, öyle bir seversiniz ki, hiçbir dilde tarifi olmayan bir sevgi ile hiçbir ırkta, hiçbir renkte hiçbir dinde, hiçbir mezhepte olmayan bir sevgiyle, belki de seksen bir ilde. Bütün lehçelerle seversiniz. Bazen öyle bir severseniz ki, kendinizden çok, bazen öyle severseniz ki, boğazınız düğümlenir yutkunamazsınız, gözleriniz kararır göremezsiniz, kulaklarınız kapanır duyamazsınız. Ondan bir haber beklersiniz gelmeyeceğini bile bile. Aslında Çok Severseniz yeryüzünde sadece onunla kalmak istersiniz. Hayat öyle lanet bir şey ki, o cenneti değiştirdiğiniz insanın cehenneme girip yanması için dua edersiniz, nefret edersiniz kendinizden ödün verdiğiniz için, değmeyecek sözler söylediğiniz için. Bazen öyle çok seversiniz ki Kâbe’nin karşısına geçip Yarabbim beni affet, beni cennetine koy diye dua edeceğinize, Rabbim onu bana yar et, onu bana helal et, onu bana hayat et, onu bana nefes et, diye dua edersiniz.
Öyle bir seversiniz ki, kendi kendinizle konuşursunuz. Kendi kendinizle karşılıklı kahve içersiniz, dertlerinizi kendinize anlatıp kendinizde derman bulursunuz hatta öyle bir hale gelirsiniz ki, bazen kendi kendinizle çelişirsiniz, benim sevdiğim daha güzel diye kendi kendinizle kavga edersiniz. Sonra kendinize bile küsersiniz, bırakın başka biriyle konuşmayı kendinize bile susarsınız. Bundan böyle seni hiç kimseye anlatmayacağım deyip kalbinize gömersiniz. Susarsınız sonsuza dek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.